Kıssadan Hisse adlı doküman sinifogretmeniyiz.biz sitemizin
kategorisinde yer almaktadır. Bu kategoride
dosyasına benzeyen başka dokümanlar dabulabilirsiniz. Bu kategori de ilkokul 1.sınıf, 2.sınıf, 3.sınıf, 4.sınıf ve ortaokul 5.sınıf, 6.sınıf, 7.sınıf, 8.sınıf dosya ve dokümanlarına ulaşabilirsiniz.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki hemen indir bağlantısına tıklamanız yeterlidir.
PEYGAMBERE BA�LILIK
Mekke'nin fethinden sonra �sl�m'� kabul edenler aras�nda Hz. Eb� Bekir'in babas� Eb� Kuh�fe de bulunuyordu. Ya�� sekseni a�m��, �m� bir ki�i olan Eb� Kuh�fe, Hz. Peygamber'in huzurunda hidayete ermekte ge� kalm��l���n� tel�fi edercesine a�kla kelimei �ehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "S�dd�yk" (y�rekten tasdik edip, sorgusuz sualsiz ba�lanan) lakapl� Eb� Bekir a�l�yordu. Fakat bu a�lay�� bir sevin� a�lay��� de�il �z�nt� a�lay���yd�. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmu�tu. Sordular:
- Ey Eb� Bekir, neden sevinilecek bir g�nde g�zya�� d�k�yorsun? Cevap verdi:
- Allah'�n Resul�n�n en b�y�k arzusu amcas� Eb� Talibin m�sl�man olmas�yd�. Fakat bu dile�i bir t�rl� ger�ekle�medi. Ben isterdim ki �u anda benim babam�n yerinde �ehadet getiren Eb� Talib olsun, babam�n M�sl�man olmas�ndan dolay� benim g�nl�m ho�nud olaca��na, amcas�n�n M�sl�man olmas�ndan dolay� Allah Ras�l�n�n g�nl� ho�nud olsun. ��te bu olmad��� i�in a�l�yorum.
O NE YAPARSA DO�RUDUR
Peygamberimiz (s.a.v) azadl� k�lesi Zeyd bin H�rise'yi �ok severdi. O�lu �same'yi de. Babay� da o�ulu da gerekti�inde kollard�.
Hz. �mer bir g�n ganimet mal� da��t�yordu. O�lu Abdullah'a �� verirse �same'ye d�rt veriyordu. Abdullah bunun sebebini ��renmek istedi:
- Ben �same'nin kat�l�p da benim kat�lmad���m tek gaza (sava�, cihad) hat�rlam�yorum. Neye dayanarak ona benden fazla veriyorsun?
Hz. �mer ��yle a��klamada bulundu:
- Hz. Peygamber onun babas�n� senin babandan, �same'yi de senden �ok sever ve kollard�. O'nun her i�inde muhakkak bir hikmet vard�r. Ben O'nun sevdi�ini kendi sevdi�ime tercih ederim.
BAL �ERBET�
Bir Ramazan'da Medineli bir m�sl�man Halife Hz. �mer'i iftar yeme�ine davet etti. Yemek s�ras�nda yaln�z Hz. �mer'e bir kab i�inde bir i�ecek
sunuldu. Hz. �mer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevab verdi: "Bal �erbetidir efendim, sizin i�in ay�rm��t�k da..." Hz. �mer onu i�meyi reddederek ��yle dedi: "Benim y�netimini �stlendi�im halk�n �o�u i�mek i�in hen�z kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal �erbeti i�emem."
EN B�Y�K C�MERT
�nemli bir sefer haz�rl��� yap�l�yordu. Peygamberimiz herkesten yapabilece�i yard�m� en �st s�n�rda yapmas�n� istedi. Hz. �mer bu iste�e uyarak b�y�k miktarda bir yard�mla Hz. Peygamberin huzuruna ��kt�. Hz. Peygamber sordu:
- Ya �mer, mal�n�n ne kadar�n� yard�m olarak getirdin?
Hz. �mer cevap verdi:
- Tam yar�s�n� getirdim ya Resulallah, size getirdi�im kadar da geride var.
Biraz sonra Hz. Eb� Bekir geldi. O da b�y�k bir yard�mda bulundu. Hz. Peygamber ona da sordu:
- Mal�n�n ne kadar�n� getirdin? Cevap verdi:
- Tamam�n� getirdim ya Resulallah, evimde Allah ve Resul�n�n sevgisinden ba�ka bir �ey b�rakmad�m.
Bunun �zerine Allah'�n Resul� ��yle buyurdu: - Allah yolunda fedakarl�kta Eb� Bekir'i kimse ge�emeyecek.
B�R MUS�BET...
Kumandanlar�ndan biri bir zafer d�n��� Halife Hz. �mer'in huzuruna ��kt�. Yan�nda k�sa boylu, t�knaz biri bulunuyordu. Hz. �mer "Bu kim?" diye sordu. Kumandan anlatt�: "Efendim bu benim sa� kolumdur. Hangi g�revi verdimse ba�ar� ile tamamlad�. En gizli haberleri yerine ula�t�rd�. Bazen bir orduya bedel hizmet g�rd�. Zaferlerimi onun sayesinde kazand�m diyebilirim."
Aradan zaman ge�ti, ayn� kumandan halifenin huzuruna yeniden ��kt�. Ama ma�lup bir kumandan olarak Halife sordu:
- Hani sa� kolun nerede?
- Sormay�n ya �mer, ihanet etti, d��man taraf�na ge�ti.
Hz. �mer bu defa konu�tu:
- Allah'tan ba�ka hi� kimseye dayanmamak gerekti�ini ge�en sefer s�yleyecektim vazge�tim. Bir musibet bin nasihattan ye�dir diye d���nd�m.
ADAMIN �NEM�
Halife Hz. �mer bir mecliste haz�r bulunanlara sordu:
- E�er dile�iniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz?
Birisi, "Benim falan vadi dolusu alt�n�m olsun isterim. Onu harcayarak �sl�m'a daha �ok hizmet edeyim diye" dedi. Bir ba�kas�, "�u kadar s�r�m (davar, koyun, ke�i), mal ve m�lk�m olsun isterdim. Gerektik�e onlar� sarfederek dine yararl� olay�m diye" dedi. Herkes buna benzer �eyler s�yledi. Hz. �mer hi�birini be�enmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. �mer'e sordu:
- Ya �mer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi:
- Ben de Muaz, Salim, Eb� Ubuyde gibi m�sl�manlar yeti�sin isterdim. �sl�m'a onlar vas�tas�yla hizmet edeyim diye.
GURURA KAR�I �LA�
Halife Hz. �mer bir g�n k�rbas�n� (su tulumu, su kab�) s�rt�na y�klenmi�, Medine'nin en kalabal�k sokaklar�nda dola��yordu. Babas�n�n s�rt�nda k�rba ile dola�t��� o�lu Abdullah'�n da g�z�ne ili�ti ve kendisine yeti�ip sordu:
- Baba sen ne yap�yorsun, koskoca halife s�rt�nda k�rba ta��r m�, ta��tacak kimse mi bulamad�n?
- O�lum, bunu ta��tacak adam bulamad���m i�in veya ba�ka bir mecburiyet dolay�s�yla ta��yor de�ilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi be�enir gibi oldum, s�rf onu k���ltmek i�in bu yola ba�vurdum.
HZ. AL�'N�N B�Y�KL���
Birg�n ashab Peygamberimiz (s.a.v)'den Hz. Ali'yi ni�in �ok sevdi�ini sordu. Hz Peygamber o anda mecliste bulunmayan Hz. Ali'yi �a��rmaya adam g�nderdi ve orada bulananlara sordu:
- Birisine iyilik etseniz, o da size k�t�l�k etse ne yapard�n�z? Cevap verdiler:
- Yine iyilik ederiz.
- Yine k�t�l�k yapsa?
- Biz yine iyilik ederiz?
- Yine k�t�l�k yapsa?
Ashab cevab vermedi, ba�lar�n� �ne e�diler. Bunun anlam� k�t�l��e k�t�l�kle mukabele etmesek bile iyilik yapmaya devam etmeyiz, demekti.
Bu s�rada Hz. Ali o meclise geldi. Rasulullah Hz. Ali'ye sordu:
- Ya Ali, iyilik etti�in biri sana k�t�l�k etse ne yapard�n?
- Yine iyilik ederdim.
- Yine k�t�l�k yapsa?
- Yine iyilik yapard�m.
Hz. Peygamber soruyu tam yedi defa tekrarlad�. Hz. Ali yedi defas�nda da "yine iyilik ederdim" diye cevap verdi. Ashab,
- Ya Rasulallah, Ali'yi �ok sevmenizin sebebini �imdi anlad�k, dediler.
HZ. AL�'N�N R�YA YORUMU
Ashabtan (Peygamberimizin arkada�lar�) Abdullah o�lu Cabir bir r�yas�nda, b�y�k ineklerin k���k inekleri sa�d���n�, hastalar�n sa�lar� ziyaret etti�ini, kuru bir �ay kenar�nda yemye�il bah�eler bulundu�unu, minberde (camilerde imam�n hutbe okudu�u yer) koca koca putlar durdu�unu g�rd�. Bu, s�radan bir r�yaya benzemiyordu. Bunun �nemli bir mesaj� olmal�yd�. Bu r�yay� yoracak ki�i olarak ilk defa Hz. Ali akl�na geldi. Hz. Peygamberin "�lim beldesinin kap�s�" diye niteledi�i Hz. Ali ancak g�venilir bir a��klama getirebilirdi. Bu d���ncelerle r�yas�n� yordurmak �zere Hz. Ali'ye m�racaat etti. R�yas�n� tane tane anlatt� ve
ne anlama geldi�ini yormas�n� rica etti. Hz. Ali "Yanl�� yorumdan Allah korusun" diyerek s�ze ba�lad� ve ��yle devam etti. "B�y�k ineklerin k���k inekleri sa�mas�, yetki ve mevkilerini halk� soymak i�in kullanan g�revlileri (amir ve memurlar�); hastalar�n sa�lar� ziyaret etmesi, yoksullar�n hallerini arzetmek i�in zenginlerin pe�inde ko�mas�n�; kuru �ay kenar�nda bulunan yemye�il bah�eler, uzaktan veya d��ardan bak�ld���nda �ok b�y�k san�lan ve �yle �nlenmi� ama asl�nda i�leri kupkuru ��lden ibaret olan ilim adamlar�n�; minberde duran koca koca putlar ise, lay�k olmad��� halde ilmin, dinin ve devletin y�ce makamlar�na y�kselmi� kimseleri ifade eder."
GER�EK NEDEN
Hz. Ali'nin halifeli�i s�ras�nda, Hz. Osman'�n �ehid edilmesiyle sonu�lanan fitne, fesad daha da artt�. Bu durumdan �z�len, �ikayet�i olan bir m�min Hz. Ali'ye gelip sordu:
- Ya Ali neden Hz. Eb� Bekir ve �mer zaman�nda meydana gelmeyen bu olaylar senin zaman�nda meydana geliyor, m�minler birbirine d���yor?
Hz. Ali cevap verdi:
- Hz. Eb� Bekir ve �mer zaman�nda biz vard�k, ama bizim zaman�m�zda onlar yok.
T�T�ZL���N B�YLES�
�sl�m d�nyas�nda Kur'an'dan sonra en g�venilir kaynak Sahih-i Buhari ad�ndaki hadis kitab�d�r. �smail el-Buha- ri'nin Hz. Peygamberin hadislerini toplamaya kendini vakfetti�i, yeni bir hadis duymak ve almak i�in dere tepe dola�t���, g�nlerce, haftalarca yol katetti�i s�ralardayd�. Kendisine bir�ok sahabi ile g�r��t��� bilinen birinden s�z edildi. �ok zaman yapt��� gibi uzun bir yol katederek bahsedilen adam� buldu. Fakat adam� buldu�u s�rada kaz���ndan bo�anm�� olan devesini bo� torba ile aldatarak yakalamaya �al��t���na �ahit oldu. Bu halde hi�bir�ey sormadan geri d�nd�. Ni�in bo� d�nd���n�, birka� hadis not etmedi�ini soranlara ��yle cevap verdi:
- Ben devesini aldatarak yakalamaya �al��an adam�n rivayet edece�i hadise g�venmem.
MAL SEVG�S� KALB� KAPLAMAMALI
B�y�k f�k�h (hukuk) bilgini, Hanefi mezhebinin kurucusu �mam-� Azam Eb� Han�fe'nin (VIII. y�zy�l) ilmi faaliyetleri yan�nda ticaretle de me�gul zengin bir zat oldu�u malumdur. Bu b�y�k insan, g�nd�z ��leye kadar mescitte talebelerine ders verir, ��leden sonra da ticari i�leri ile u�ra��rd�. Bir g�n ders verdi�i s�rada bir adam mescidin kap�s�ndan seslendi:
- Ya imam, gemin batt�!... (�mam�n ticari mal ta��yan gemileri mevcut)
�mam-� Azam bir anl�k teredd�tten sonra
- Elhamd�lillah dedi.
- Bir m�ddet sonra ayn� adam yeniden gelip haber verdi:
- Ya imam, bir yanl��l�k oldu batan gemi senin de�ilmi�.
�mam bu yeni habere de:
- Elhamd�lillah, diyerek mukabele etti. Haber getiren ki�i hayrete d��t�:
- Ya imam, gemin batt� diye haber getirdik "Elhamd�lillah" dedin. Batan geminin seninki olmad���n� s�yledim yine "Elhamd�lillah" dedin. Bu nas�l hamdetme b�yle?
�mam-� Azam izah etti:
- Sen gemin batt� diye haber getirdi�inde i� �lemimi, kalbimi ��yle bir yoklad�m. D�nya mal�n�n yok olmas�ndan, elden ��kmas�ndan dolay� en k���k bir �z�nt� yoktu. Bu nedenle Allah'a hamdettim. Batan geminin benimki olmad��� haberini getirdi�inde de ayn� �eyi yapt�m. D�nya mal�na kavu�maktan dolay� kalbimde bir sevin� yoktu. D�nya mal�na kar�� bu ilgisizli�i ba���lad��� i�in de Allah'a ��krettim.
�MAM-I �ZAM VE KADILIK
Zaman�nda �mam-� Azam ile herhangi bir konuda tart��maya girip de galip ��kan g�r�lmemi�tir. Hem derya gibi ilmi, hem de herkese nasip olmayan zeka ve mant��� sayesinde hepsinden kendisi galip ��k�yordu.
Abbasi Halifesi Me'mun �mam-� Azam'� Kufe'ye kad� yapmak istiyordu. �mam� �a��rd� ve bu niyetini a��klad�. �mam-� Azam y�netimin yanl��l�klar�na alet olmamak i�in bu teklifi kabul etmedi.
- Ben kad�l�k yapamam, dedi.
Halife de herkes de kabul ederdi ki ondan iyi kad�l�k yapacak bulunamazd�. Bu nedenle Halife sert ��kt�:
- Yalan s�yl�yorsun, sen kad�l�k yapars�n!
�mam-� Azam akan sular� durduracak �u cevab� verdi:
- E�er ben yalan s�yl�yorsam, yalan s�yledi�im i�in kad�l�k yapamam, ��nk� yalanc�dan kad� olmaz. E�er "yapamam" dedi�im zaman do�ru s�yl�yorsam, s�z�m�n gere�i olarak kad�l�k yapamam. O halde her iki halde de kad�l�k yapamam,
K�F�R M� M�M�N M�?
�mam-� Azam'�n da bulundu�u bir mecliste birisi ��yle bir soru sordu: "Bir adam ki, cenneti istemez, cehennemden korkmaz, �l� eti yer, r�k���z secdesiz namaz k�lar, g�rmedi�ine �ahitlik eder, fitneyi sever, hakk� istemez, bu adam kafir midir, m�min mi?" Mecliste bulunanlar a��z birli�i etmi��esine "Bunlar kafirin s�fatlar�d�r, b�yle bir adam kafirin ta kendisidir." dediler. �mam-� Azam susuyordu: "Ya imam sen ne dersin?" dediler. �mam-� Azam, "Bunlar m�minin s�fat�d�r, b�yle biri m�minin ta kendisidir" dedi. itiraz ettiler: "Ya imam nas�l olur, m�min cenneti istemez mi, cehennemden korkmaz m�?.." diye. �mam tek tek a��klad�: "Ger�ek (bilin�li) m�min cenneti istemez, sahibini (Allah'�) ister, cehennemden korkmaz, sahibinden korkar, �l� eti dedi�iniz bal�kt�r, g�rmedi�ine �ahitlik eder, ��nk� Allah'� g�rmez ama kesin inan�r, r�kusuz secdesiz k�ld��� namaz
cenaze namaz�d�r, fitneyi sever, ��nk� fitneden maksat mal ve evladd�r, (Kur'an'da mal ve evlad�n m�minler i�in fitne -imtihan- oldu�u belirtilmi�tir); hakk� istemez, ��nk� haktan kas�t �l�md�r, m�min de olsa �l�m� temenni etmez."
SEN B�R KIZINI VERMEZS�N DE...
Kufe'de bir adam ���nc� Halife Hz. Osman i�in "Yahudiymi�" diye tutturmu�tu. Herkes bunun as�ls�z oldu�unu, imkans�z oldu�unu s�yl�yor ama adam bir t�rl� ikna olmuyordu. Bu konu �mam-� Azam'a da duyuruldu. "Adam� bu sa�ma inanc�ndan kimse cayd�ramad�, sununla bir de siz g�r��seniz" dendi. "Hay hay" dedi �mam-� Azam, bir ak�am bu k�za d�n�rl��e diye adam�n evine gitti. Dereden tepeden konu�tuktan sonra s�z� esasa getirdi:
- Biz Allah'�n emri, Peygamberin kavliyle k�z�na d�n�r geldik.
- Kime istiyorsunuz k�z�m�, ��renebilir miyim?
- K�z�n� istedi�imiz kimse son derece ahl�kl�, d�r�st �ok zengin ve alabildi�ine c�mert, Kur'an'� ezbere biliyor ve s�rekli okuyor... (Bunlar�n hepsi Hz. Osman'�n nitelikleri)
Adam s�z�n� kesti:
- Yeter, bunlardan bir tanesi bile k�z�m� vermek i�in yeterli meziyettir.
- Ama bu damat aday�n�n bir kusuru var, kendisi Yahudi.
-Adam parlad�:
- Nas�l olur, benim k�z�m� bir Yahudiye istersiniz?
�mam-� Azam i�in art�k ta�� gedi�ine koyman�n zaman� gelmi�ti:
- Sen bir k�z�n� yahudiye vermezsin de Hz. Peygamber iki k�z�n� birden bir Yahudiye nas�l verir? deyince adam�n art�k bir inat ve itiraza mecali kalmad�, bilinen ger�e�i kabul etti.
(Hz. Osman peygamberimizin damad�yd�, �nce bir k�z�yla evlenmi�, o �l�nce di�er bir k�z�yla evlenmi�ti. Bunun i�in Hz. Osman'a "Zi'nNureyn'' (�ki nur sahibi) denmi�tir.)
ATE� D�NYADAN G�D�YOR
Abbasi'lerin �nl� halifesi Harun Re�id zaman�nda ya�am�� olan Behl�l Dana (VIII. y�zy�l) d�nemin evliyas�ndand�. Zaman zaman akl�ndan zoru olan kimselere has tav�rlar tak�n�r, herkes de bundan dolay� kendisini deli san�rd�. Ama bunu maksatl� yapard�. Behl�l daima Harun Redi�'in yak�n�nda bulunur, �e�itli sebepler has�l ederek onu uyar�rd�. Bir g�n Behl�l, �st� ba�� toz toprak i�inde uzun bir yolculukan gelmi� olman�n belirtileri ile Harun Re�id'in huzuruna ��kt�. Harun Re�id sordu:
- Be ne hal Behl�l, nereden geliyorsun?
- Cehennemden geliyorum ey h�k�mdar.
- Ne i�in vard� cehennemde?
- Ate� laz�m oldu da ate� almaya gittim.
- Peki, getirdin mi bari?
- Hay�r efendim getiremedim. Cehennemin bek�ileriyle g�r��t�m, onlar "San�ld��� gibi burada ate� bulunmaz, ate�i herkes d�nyadan kendisi getirir" dediler.
BEHL�L D�V�NE
Birg�n adam�n biri Behl�l'e ak�l dan��t�:
- Ey Behl�l Dana, ben zengin olmak istiyorum, bana ne tavsiye edersin?
Behl�l bir an d���n�p cevap verdi:
- Demir al, demir sat.
Demir ticareti eski �a�lardan beri k�rl� bir i� olarak biliniyordu. ��nk� demir hi� fire vermeyen, daima �st�ne koyan bir maddeydi. Adam Behl�l'�n tavsiyesine uyup demir ticaretine ba�lad� ve ger�ekten k�sa zamanda diledi�i gibi zengin biri oldu. Zengin olduktan sonra Behl�l i�in "Bu ne budala adam, verdi�i ak�lla herkes k��eyi d�n�yor,
kendisi fakirlikten k�r�l�yor" diye d���nd�. Bir zaman sonra Behl�l'�n kar��s�na ��kt�, yeni bir ak�l dan��t�:
- Ey Behl�l Div�ne (Dana yerine aptal yerine koyarak divane diyor) ben demir al�p satmaktan yeterince zengin oldum. Biraz da ba�ka bir i� yapay�m. Bu sefer ne tavsiye edersin?
Behl�l adam�n i�ini d���n� bildi�inden onu k�t� niyetine kurban edecek bir tavsiyede bulundu: - So�an al, so�an sat.
So�an ticaretinin de riskli i�lerden biri oldu�u bilinir. So�an devaml� fire veren bir nesnedir. Adam so�an ticaretine ba�lay�nca k�sa zamanda iflas bayra��n� �ekti ve k�t� kalblili�inin cezas�n� pahal� bir bi�imde �dedi.
�AR�I PAZAR A�ALI�I
Behl�l Dana birg�n Harun Re�id'den bir vazife istedi. Harun Re�id de ona �ar�� pazar a�al���n� (denetimini) verdi. Behl�l hemen i�e koyuldu. �lk olarak bir f�r�na gitti. Birka� ekmek tartt� hepsi normal gramaj�ndan noksan geldi. D�n�p f�r�nc� ya sordu: "Hayat�ndan memnun musun, ge�inebiliyor musun, �oluk-�ocu�unla a�z�n�n tad� var m�?" Adam her soruya olumsuz cevap verdi. Memnun oldu�u bir �ey yoktu. Behl�l bir�ey demeden ayr�ld� ve bir ba�ka f�r�na ge�ti. Orada da birka� ekmek tartt� ve g�rd� ki b�t�n ekmekler gramaj�ndan fazla geliyor, eksik gelmiyor. Ayn� sorular� bu f�r�n�n sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap ald�. Bundan sonra ba�ka bir yere u�ramadan do�ru Harun Re�id'in huzuruna ��kt� ve yeni bir vazife istedi. Harun Re�id, "Behl�l daha demin vazife verdik sana ne �abuk b�kt�n?" dedi.
Behl�l a��klad�:
- Efendimiz �ar�� pazar�n a�as� varm��. Benden �nce ekmekleri tartm��, vicdanlar� tartm��, buna g�re herkes hesab�n� �demi�, bana ihtiya� kalmam��.
SARAYDA �FTAR
Harun Re�id bir Ramazan g�n� Behl�l'e tembih etti:
- Ak�am namaz�nda camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et.
Ak�am oldu, namaz k�l�nd�, namazdan sonra Behl�l 5-10 ki�ilik bir grupla ��ka geldi. Harun Re�id �a��rd�:
- Behl�l bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara �a��r diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin aras�ndan bir sofral�k bile adam getirmemi�sin..
- Efendimiz, siz bana camiye gelenleri de�il, namaza gelenleri iftara �a��r dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kap�s�nda durdum, ��kan herkese hocan�n namaz k�ld�r�rken hangi sureyi okudu�unu sordum. Onu da yaln�z bu getirdi�im ki�iler bildi. Camiye gelen �oktu ama namaza gelen demek ki yaln�z bunlarm��.
SEN�N ���N DAHA ZOR
Behl�l D�n�'n�n menk�belerinden kitaplar meydana getirilmi�tir. Bunlar�n hepsi insanlar� iyili�e, do�rulu�a, Allah r�zas�n� kazanmaya �zendirici bir nitelik ta��r. T�rk halk� aras�nda da bunlardan bir b�l�m� bilinmekte ve anlat�lmaktad�r.
Bir hac ibadeti s�ras�nda Harun Re�id ve Behl�l y�ksek�e bir yere oturup oradan ibadet ve dua eden ve bu arada a�lay�p g�zya�� d�ken insan selini seyrediyorlard�. Behl�l Dana halifeyi uyarmak i�in yeni bir f�rsat yakalam��t�. Dedi ki:
- Ey m�sl�manlar�n halifesi, b�t�n bu a�lay�p s�zlayan insanlar kendi nefislerinin g�nahlar�n�n hesab�n� verip veremeyeceklerini bilmedikleri i�in a�la��yorlar. Halbuki sen kendi nefsinin hesab� yan�nda b�t�n bu insanlar�n da hesab�n� vereceksin.
GER�EK ZENG�NL�K
Ba�lang��ta T�rkistan taraflar�nda bir b�lgenin h�k�mdar� yani d�nya sultan� iken v�k� olan baz� ikazlarla h�k�mdarl���n� b�rak�p maneviyat sultan� olmaya azmeden, bunu da ger�ekten ba�aran �brahim Edhem (VIII. y.y�l) d�nya mal�na kar�� o kadar tenezz�ls�zd� ki kimseden bir �ey istemez ve beklemezdi. Nefsini yoklu�a ve mahrumiyete o derece al��t�rm��t� ki bir benzerine
rastlanamazd�. Birg�n b�y�k velilerden �a�da�� ve hem�ehrisi �akik Belhi ile kar��la�t� ve ona sordu:
- Ey �akik nas�l ge�iniyorsun? �akik Belhi cevap verdi:
- Bulunca yiyoruz, bulmay�nca sabrediyoruz. �brahim Edhem:
- Horasan'�n k�pekleri de ayn� �eyi yap�yorlar, bulunca yiyorlar, bulmay�nca sabrediyorlar, diye kar��l�k verdi.
Belhi sordu:
- Peki siz ne yap�yorsunuz?
- Biz bulunca da��t�yoruz, bulmay�nca sabrediyoruz.
Bizim �brahim Edhem Hazretleri hakk�nda s�ylemek istedi�imiz bu de�il. �brahim Edhem'in, ama� edindi�i ve ula�may� ba�ard��� yokluk ve mahrumiyeti o derece a�ikar, o derece g�ze bat�c� idi ki g�renlerde kendisine yard�m hissi uyand�r�yordu.
Varl�kl� bir ki�i �brahim Edhem'e yard�m etmek istedi. �brahim Edhem:
- Yard�m�n� ger�ekten zenginsen kabul ederim, dedi.
Adam ger�ekten zengin oldu�unu, bir �eye ihtiyac� bulunmad���n� s�yledi. B�y�k veli sordu:
- Ne kadar paran var?
- �� bin alt�n�m var.
- D�rt bin olmas�n� istemez misin?
- Elbette isterim.
- Be�bin olmas�n�?
- �sterim.
- On bin alt�n�n olsa �ok sevinirsin de�il mi?
- ��phesiz �ok memnun olurum.
- Zengin oldu�unu s�yl�yorsun ama, sen ger�ekte z���rd�n birisin. Sen, on bin de�il y�z bin alt�n�n olsa yine kanaat etmez fazlas�n� istersin. Kanaati olmayan insan zengin say�lmaz. Ger�ekten zengin olsayd�n yard�m�n� kabul edecektim.
TEVEKK�L B�YLE M� OLUR?
B�y�k velilerden �akik Belhi (VIII. yy�l) bir k�tl�k senesinde, herkesin kara kara d���nd��� bir ortamda, zengin bir adam�n k�lesinin �ak�r �ak�r oynad���na �ahit oldu. Yan�na yakla�t� ve sordu:
- Herkes k�tl�kla, a�l�kla kar�� kar��ya olmaktan inler dururken sen neye g�venerek b�yle oynayabiliyorsun? K�le cevap verdi:
- Herkesten bana ne? Benim i�in bir tehlike s�z konusu de�il. Benim efendimin 7-8 tane k�y� var, her ihtiyac�m�z o k�ylerden sa�lan�yor.
Bu a��klama �akik'i adeta bir �amar gibi sarst�. ��nk� kendisi de k�tl�ktan dolay� endi�e i�indeydi. Ama k�le onu uyand�rd� ve kendi kendine ��yle dedi:
- Hey �akik kendine gel! �u k�le nihayet bir insan olan efendisine bunca g�veniyor, kendini emniyet i�inde hissediyor. Sen ki b�t�n canl�lar�n r�zk�n� garanti eden Allah'a inan�yor, tevekk�l ediyorsun, Bu nice tevekk�ld�r ki r�z�k endi�esi i�indesin?
HED�YE
En b�y�k velilerden biri oldu�unda ��phe bulunmayan Bayezid-� Best�mi'yi �l�m�nden sonra bir dostu r�yas�nda g�rd� ve kendisine sordu:
- �lahi huzurda seni nas�l kar��lad�lar? Bayezid-i Bestami cevap verdi:
- Bana, "ne getirdin?" diye sordular. Ben de dedim ki "Bir dilenci bir padi�ah�n huzuruna ��k�nca ona ne getirdin diye sormazlar, dile bizden ne dilersen" derler.
S�z�me Rabbimin cevab� eri�ti: "Do�ru s�yl�yor, do�ru s�yl�yor."
G�VENE L�YIK OLMAK
Tasavvuf tarihinin �nemli simalar�ndan Z�nnun M�sri (IX. y.y�l) kendisine bir y�l m�rid olup hizmet ettikten sonra �sm-i Azam'� (Allah'�n b�t�n vas�flar�n� ifade eden en y�ce ad�) ��renmek isteyen Yusuf bin H�seyin'in arzusunu yerine getirmedi. Bu iste�e g�l�p ge�ti. Aradan tam alt� ay daha ge�ti. Yusuf bin H�seyin sab�rla hizmete devam etti. Bir f�rsat�n� bulup iste�ini yine tekrarlad�. Z�nnun M�sri bu defa Yusuf bin H�seyin'e a�z� bir bezle ba�lanm�� bir testi vererek, "Bunun i�indeki hediyeyi falan yerdeki filan zata g�t�r" dedi. Dikkatle g�t�rmesini, i�indekine bir zarar gelmemesini de ayr�ca hat�rlatt�. Yusuf, hediyeyi ald� ve yola koyuldu. Yolda kendi kendine s�yleniyordu: "Bir bu�uk y�ld�r hizmetindeyim, benim bir dile�imi yerine getirmeyen �eyhim, hizmetinde bulundu�um bir bu�uk y�ld�r bir defa ziyaretine bile gelmemi� olan bir dostunu hediye ile taltif ediyor..."
Yolculu�u s�ras�nda bir yerde dinlenirken, i�ini, �zenle g�t�r�lmesi istenen bu hediye nedir diye �iddetli bir merak sard�. Merak�na ma�lup olarak testinin a�zand�ki bezi ��zd� ve a�t�. A�mas�yla birlikte bir fare f�rt diye atlad� ve �al�l�klar�n, aras�nda kayboldu. Yusuf bin H�seyin �ok �z�ld�, pi�man oldu. Emanete hiyanet etmi�ti. Art�k g�t�r�lecek hediye kalmad���na g�re yoluna devam etmesi gereksizdi. �aresiz �z�nt�l� ve mahcup bir halde geri d�nd�. Olaca�� kalbine malum olan Z�nnun M�sri "S�radan bir hediyenin bile g�venilemeyece�i bir kimseye �sm-i Azam nas�l emanet edilir?" diyerek her isteyene her �eyin emanet edilemeyece�ini anlatmak istedi.
YUNUS H�RMET�NE
"Anadolunun i� ayd�nl���" b�t�n Anadolu'nun sevgilisi insan sevgisinin, ho�g�r�n�n s�n�rlar�n�,
Yarad�lm��� ho�g�r
Yaradandarr �t�r�
Bir kez g�n�l y�kt�n ise
Bu k�ld���n namaz de�il.
gibi s�yleyi�lerle kimseye nasip olmayacak �l��de geni�leten Yunus Emre (1240-1320) Tapduk Emre'nin dergah�nda uzun s�re zevk ve hevesle odun ta��m��, ayak i�leri yapm��t�. Ama Tapduk bir t�rl� arzulad��� gibi Yunus'u ele alm�yor, eren lerin g�n�l deryas�ndan bir katre sunmuyordu. Yunus bu konuda bir dilekte bulunsa "Sen h�l� d�nya kokuyorsun" deyip savu�turuyordu. Yunus "Herhalde benim nasibim burada de�il, bir ba�ka �eyhin kap�s�nda" diyerek Tapduk'a dahi haber
vermeden dergah� terketti. Ama dergahtan uzakla�t�k�a i�ini bir h�z�n kaplad�. Tapduk Emre'nin kap�s�nda en basit i�leri yaparken bile g�nl�nde bir ayd�nl�k, bir ferahl�k, bir yumu�akl�k vard�. Dergahtan ayr�lal� g�nl� kararm��, kat�la�m��t�, uzakla�t�k�a i�ini Tapduk'a ve dergaha kar�� bir hasret kapl�yordu. Bu yolculuk s�rerken bir ak�am vakti yedi ki�ilik bir ba�ka yolcu grubuna rastlad�. ��ini kaplayan h�z�n ve hasrette belki bir hafifleme olur diye kendi de onlara kat�ld�. Yol arkada�lar� ermi� k�l�kl�, ya�l�ca insanlard�. G�ven veren halleri vard�. Birlikte s�rd�r�len bu yolculuk s�ras�nda bir an geldi ki hi�birinin ��k�n�nda (az�k �antas�) bir�ey kalmad�. Biryerde mola verdiler, a�l�k canlar�na tak etmi�ti. Bu yedi arkada�tan bi ri ellerini kald�r�p Yaradan'a niyazda bulundu. Bu dua ve yakarman�n akabinde �nlerinde t�rl� yiyeceklerle donanm�� bir sofra peydah oldu. Yediler i�tiler Rablerine ��krettiler. Bundan sonra bu yedi yolcudan herbiri yolda ac�kt�k�a dua etti ve yemekleri ilahi bir l�tuf olarak ikram edildi. Sonunda dua s�ras� Yunus'a gelmi�ti.
Yunus so�uk terler d�k�yordu. ��in i�inde mahcup olmak vard�. Yol arkada�lar�n�n her biri Allah kat�nda makbul ki�ilerdi ki dualar� kabul g�r�yordu. Kendinin b�yle bir imtiyaz� yoktu. Ama duay� yapacakt�, �aresi yoktu. B�t�n varl��� ve i�tenli�iyle Allahla yalvard�: "Ya Rabbi, �u yol ar kada�lar�m sana kimin y�z� suyu h�rmetine yalvar�yorlarsa ben de onun y�z� suyu h�rmetine yalvar�yorum, beni mahcup etme..." Bu duan�n arkas�ndan �ncekilerin iki kat� yiyecek i�ecek l�tfedildi. �a�k�nl�k s�ras� yedi yolcudayd�. Sordular:
- Ey arkada�, sen kimin h�rmetine dua ettin? Yunus,
- �nce siz s�yleyin dedi. A��klad�lar:
- Biz Tapduk Emre'nin dergah�nda Yunus ad�nda �ok makbul ve muteber bir dervi� varm�� onun h�rmetine Allah'a yakarm��t�k.
Yunus esas �imdi mahcup olmu�tu. Yunus'un kendisi oldu�unu a��klamaya utand�. Tapduk Emre'ye kar�� da kalbini bozmu�tu. Halbuki Tapduk ona Allah yolunda epeyi dereceler kazand�rm��t�. B�y�k bir pi�manl�k i�inde, bedeninden s�yr�lm�� bir ruh gibi akarak Tapduk dergah�na d�nd� ve �eyhine bu defa kendini kay�ts�z �arts�z teslim etti.
G�REV �UURU
Osmanl�lar�n ilk �eyh�lislam� Molla Fenari (1350-1431) �eyh�lislam olmadan �nce Bursa kad�s� idi. Onun kad�l��� s�ras�nda bir adam pazardan bir at sat�n ald�. Fakat al��-veri�in hemen arkas�ndan at�n hasta oldu�unu farketti. Geri ver mesi gerekiyordu, ama sat�n ald��� adam� zorluk ��kart�r, at�n hastal���n� kabul etmez diye �nce kad�ya gidip resmi kanaldan i�i sa�lama ba�lamak istedi. Mahkemeye gitti�inde kad�y� (Molla Fenari) yerinde bulamad�. ��ini ertesi g�ne b�rakt�. Fakat at o gece �ld�. Adam ertesi g�n olanlar� kad�ya anlatt�, ma�dur oldu�unu, ne yapmas� gerekti�ini sordu. Molla Fenari "Senin zarar�n� ben �deyece�im" dedi. Adam hayretle kad�ya bakt�, "Ni�in siz �deyeceksiniz, konuyla hi�bir ilginiz ve su�unuz yok ki..." dedi. Molla Fenari, "Evet �yle g�r�n�yor ama asl�nda benim de su�um b�y�k. E�er sen d�n makam�ma geldi�inde ben yerimde olsayd�m, olaya m�dahale eder, at� geri verdirir, paran� iade ettirirdim. At da sahibinin elinde �lm�� olurdu. Bu imk�n �imdi yok olmu�tur. Senin zarar�na benim makam�mda bulunmamam sebep oldu�u i�in zarar�n� ben �deyece�im" dedi ve �dedi.
ARADAK� FARK
Anadolu'nun yeti�tirdi�i en b�y�k velilerden biri olan Hac� Bayram (XV. y.y�l) Anadolu k�kenli ba�ka bir�ok bilgin ve erenin de �stad�d�r. Bunlardan biri de Fatih'in hocalar�ndan Ak�emseddin idi. Ak�emseddin Hac� Bayram'a ba�lan���ndan k�sa bir zaman sonra zekas�, anlay���, kavray���, en �nemlisi de �eyhine tam teslimiyeti sayesinde icazet (diploma) ald� ve ir�adla g�revlendirildi. Ak�emseddin'in bu ba�ar�s� Hac� Bayram'�n di�er m�ridleri aras�nda k�skan�l��a sebep oldu. Bunlardan biri Hac� Bayram'a sordu:
- Efendi Hazretleri, k�rk y�ld�r talebeniz olanlar
hen�z halifeli�e (sizi temsile) lay�k g�r�lmezken Ak�emseddin'in k�sa zamanda bu r�tbeye ula�mas�n�n sebebi ne ola?
Hac� Bayram, gerek maddi gerekse manevi hayatta y�kselmenin veya yerinde sayman�n sebebini a��klarcas�na cevap verdi:
- Bu k�se (Ak�emseddin) bizde ne g�rd� ve i�ittiyse hemen inand� ve teslim oldu. Sebep ve hikmetini sonra kendi kendine bulup ��rendi. K�rk y�ld�r hizmetimizde bulunanlar ise bizde g�rd�klerinin ve duyduklar�n�n �nce sebep ye hikmetini ��renip sonra inand� ve teslim oldu. ��te aradaki fark budur.
�K� ER K��� �LE B�R HATUN K���
Hac� Bayram Veli, Sultan II. Murad'�n sayg� duydu�u manevi �nderlerdendi. H�k�mdar�n Hac� Bayram'a sayg�s� o derece b�y�kt� ki ona m�rid olanlardan vergi alm�yordu. Ama gelin g�r�n ki b�t�n Ankara halk� Hac� Bayram'�n m�ridi oldu�unu iddia ediyordu. Ankara'da kimden vergi istense "Ben Hac� Bayram'�n m�ridiyim" deyip i�in i�inden s�yr�l�yordu. Bu durum h�k�mdara yans�t�ld�. H�k�mdar Hac� Bayram'a bir mektup g�nderip, "Ger�ek m�ritlerinizin say�s�n� bana bildiriniz, sizin bildirdi�iniz herkes vergiden mual tutulmak �zere kabul�md�r"dedi.
Hac� Bayram devletine sayg�l� bir maneviyet b�y��� olarak kendisine ba�l�l���n k�t�ye kullan�lmas�ndan zaten �ikayet�i idi. Mektubu f�rsat bilerek m�ridlik iddias�ndaki herkese haber sald�: "Falan g�n falan yerde toplan�n�z" diye. O g�n hemen b�t�n Ankara halk� �eyhlerinin davetine uyarak bildirilen yere ak�n ettiler. Hac� Bayra� � bir tepeci�e kurdurdu�u siyah k�l bir �ad�rdan ��karak kalabal��a sordu: "Beni seviyor musunuz?' Kalabal�k hep bir a��zdan kar��l�k verdi: "Elbette seviyoruz." "Bana y�rekten ba�l� m�s�n�z? �stesem benim i�in can�n�z� verirmisiniz?" Kalabal�k cevab verdi: "Can�m�z senin yoluna feda olsun..." Hac� Bayram bunun �zerine "Bug�n bana inananlar� �u �ad�r�n i�inde bir bir kurban edip
canlar�n� cennete g�nderece�im. �imdi bir ki�i ��ks�n" dedi. Kalabal�ktan bir ki�i ��kt�. Hac� Bayram onu �ad�ra ald�. �ad�rda �nceden haz�rlatt��� koyunlardan birini kestirerek, kan�n� �ad�rdan d��ar�ya ak�tt�rd�. D��ardakiler adam�n ger�ekten kurban edildi�ini sanarak �rperdiler. Hac� Bayram d��ar� ��kt�, "Bir ki�i daha gelsin"dedi. Bir adam daha ��kt�. Onu da �ad�ra al�p ayn� i�lemi yapt�. Sonra d��ar� ��kt� ve bir ki�i daha istedi. ��in �akayla gelir yan� yoktu. Giden gidiyordu. Bu defa bir �a�k�nl�k ve duraksama g�r�ld�. Yine de bir han�m ileri ��kt�. Hac� Bayram onu da �ad�ra ald�. Ayn� olay tekrarland�. D�rd�nc� defa Hac� Bayram kurbanl�k isteyince tek ki�i ��kmad�. Hac� Bayram art�k h�k�mdara cevap verecek durumdayd�:
- Sultan�m, vergiden affedilmek �zere ger�ek m�ridlerimi sormu�tunuz. Benim ger�ek m�ritlerim iki er ki�i ile bir hatun ki�iden ibaret �� ki�idir.
�nl� h�k�mdar Timur'dan sonra yerine ge�en o�ullar�ndan �ahruh (XV. y.y�l) babas�n�n tersine bilime ve bilgine de�er veren, dindar, halim, selim biriydi. Bilginlerle oturup kalkmaktan zevk al�rd�. �ahruh'un �evresindeki bilgin ki�ilerden biri de Nimetullah Efendi idi. Ayn� zamanda evliyadan olan Nimetullah Efendi'nin dilinden d���rmedi�i
bir s�z vard�: "Allah haramdan ka�an� korur" (Yani ki�i haramdan ka�arsa Allah ona haram yedirmez, nasip etmez, demek istiyordu.)
Bu s�z� s�k s�k tekrar eder, bununla biraz da h�k�mdar ve adamlar�n� uyarmak amac� g�derdi. �ahruh da bunun her zaman m�mk�n olmayaca��n�, insan�n bazen bilmeden de harama el uzatabilece�ini ileri s�rerdi. �ahruh bir g�n saray�nda �zellikle Nimetullah Efendi'yi a��rlamak �zere bir ziyafet d�zenledi. Ba�ta h�k�mdar ve Nimetullah Efendi olmak �zere davetliler sofraya oturdular. Ba� yemek kehribar gibi k�zarm�� bir kuzu �evirmesiydi. Herkes gibi Nimetullah Efendi de i�tahla yiyor, yedik�e "Allah haramdan ka�an� korur" s�z�n� tekrarlay�p duruyordu. H�k�mdar ve
adamlar� da b�y�k alt�ndan g�l�yorlard�. Nihayet yemek bitti. �ahruh Nimetullah Efendi'ye sordu:
- Allah haramdan ka�an� her zaman ve her durumda korur mu?
- Evet korur, haramdan ka�ana Allah haram nasip etmez.
- Ama hocam seni korumad�, sende bizimle birlikte haram yedin.
- Hay�r, ben haram yemedim haram� siz yediniz.
- Bo�una iddia etme hocam, sofrada yedi�imiz kuzuyu benim adamlar�m �alm��t�, h�rs�zl�k mal�yd� o...
- Olabilir, size haramd�, ama bana helaldi. H�k�mdar lahavle �ekti:
- Nas�l olur hocam, �al�nm�� bir kuzu bize haram, sana helal?
Nimetullah Efendi s�z�n� ba�lad�:
- E�er inanm�yorsan�z, kuzunun sahibini bulun sorun...
Ger�ekten h�k�mdar�n adamlar� �ald�klar� kuzunun sahibini buldular. Ya�l� bir kad�nd� kuzunun sahibi. Kuzuyu �ald�klar�n�, pi�irip yediklerini itiraf ettiler ve paras�n� �demek istediklerini s�ylediler. Kad�n paras�n� almay� reddetti ve kendilerine beddua etti.
- Ben o kuzuyu paras� i�in de�il, bu havalide Nimetullah Efendi diye m�barek bir zat varm��, ona ikram etmek i�in yeti�tiriyordum, diye a��klamada bulundu.
GER�EK TEDB�R BUDUR
�stanbul'un Vefa semtine ad� verilen �eyh Vefa, Fatih devrinin b�y�k alimlerinden ve evliyas�ndand�. Ak�emseddin, Molla G�rani gibi devrin manevi �nderlerinden biriydi. Bu b�y�k zat�n oyun ya�lar�ndaki bir o�lu k�t� bir al��kanl�k edinmi�ti. Ucuna �ivi �ak�lm�� bir sopa ile o devirde evlere i�me suyu ta��yan sakalar�n k�rbalar�n� deliyordu. Evcil hayvan derisinden yap�lm�� su tulumu demek olan k�rba, sivri bir madde ile dokunuldu mu kolayca delinecek bir nesneydi. �eyh Vefa'n�n o�lu da bunu yap�yordu. Sakalar, "Bir din ulusunun o�ludur, �ok s�rmez ge�er" diye bir m�ddet dayand�larsa da bakt�lar vazge�ece�i falan yok, �eyh Vefa'ya �ikayet ettiler. Vefa Hazretleri olanlar� duyunca hayretler i�inde kald�. Nas�l olur da bunca dikkat ve �zenle yeti�tirilen, haram lokmadan uzak tutulan bir �ocuk b�yle bir �ey yapard�? �eyh Vefa sakalara, "Tamam" dedi. Konu anla��ld�, gereken yap�lacak, sizin de zarar�n�z
�denecektir. �nce kendinden i�e ba�lad�. "Acaba ben bu �ocu�a yanl��l�kla da olsa haram yedirdim mi?" diye d���nd�. Bir �ey bulamad�. Han�m�na sordu; "Sen bu �ocu�a hamileyken veya s�t verirken haram bir �ey yedin mi, �ok iyi d���n, bana bildir, yoksa o�lan�n sonu k�t�" dedi. Han�m
d���nd�, ta��nd�, r�yaya yatt�, nihayet bir olay hat�rlad�. O�lana hamileyken oturma�a gitti�i bir kom�u evinde, masadaki bir tabakta portakallar varm��. G�r�nce can� �ekmi� ama istemeye de utanm��. Ev sahibi han�m bulunduklar� odadan d��ar� ��kt�k�a yakas�ndaki i�neyi portakallara bat�r�p sular�n� i�mi�. Bunu �eyhe anlatt�. �eyh Vefa "Aman hatun hi� vakit ge�irmeden o kom�uya git, olan� biteni dosdo�ru anlat ve helallik dile" diye tenbihledi. Kendi de sakalar� �a��rd�, kimin ka� tane k�rbas� delinmi�se hepsinin paras�n� �dedi ve haklar�n� helal ettirdi. O�lana olay�n ba��ndan sonuna kadar bir �ey denmedi. Hakk�nda b�yle �ikayet var, bir daha yaparsan asar�z, keseriz yollu tehdit edilmedi. Ama �ocuk bir daha �ivili sopa ile k�rbalar� delmedi.
DAHA SIRA GELMED�
Sultan Mahmud Seb�ktekin (XI. y.y�l�n ilk yar�s�) tarihte ilk M�sl�man T�rk devletlerinden biri olan Gaznelilerin en b�y�k ve en dirayetli h�k�mdar� idi. Tarihte ilk defa "sultan" ad�n� kullanan Gazneli Mahmud Seb�ktekin idi. �slam'� yaymak i�in Hindistan'a 17 sefer d�zenlemi� olan Sultan Mahmud din ve ilim ulular�yla g�r���r, hi� erinmeden ziyaretlerine gider, onlar�n tavsiye ve ir�adlar�na g�re kendini ayarlard�.
Birg�n vezirleri, kumandanlar� ile birlikte zaman�n tan�nm�� evliyas�ndan �eyh Ebu'l-Hasen Harakani'nin ziyaretine gitti. Adamlar�ndan baz�lar� �nce gidip �eyh'e, h�k�mdar�n kendisini ziyarete gelmekte oldu�unu, kar��lamas� gerekti�ini haber verdiler. �eyh Harakani k�s dinlemi� gibi hi� ald�rmad�. Yerinden bile k�m�ldamad�. H�k�mdar ve adamlar� dergah�n kap�s�na kadar geldi. Ba� vezir rica etti: "Ey din ulusu, hi� de�ilse bu de�erli h�k�mdar� odan�z�n kap�s�nda kar��lay�n!" Harakani bu kadar�n� bile yapmad�. Vezir feryad etti. "Ey m�barek insan sen Allah'�n Kur'an'da "Allah'a, Peygambere ve i�inizden emir sahibi olanlara itaat edin" buyurdu�unu hi� g�rmedin mi?"
�eyh Harakani cevap mahiyetindeki �u a��klamada bulundu:
"Biz o s�z�n� etti�in Allah emrinin 'Allah'a itaat ediniz' k�sm�na o kadar dald�k ki, hen�z peygambere bile s�ra gelmedi. Nerde kald� h�k�mdara itaat edelim..."
Sultan Mahmud bu a��klama kar��s�nda, �eyh'in ba��ndan beri tak�nd��� tavra zerre kadar k�zmad��� gibi, kendi de m�ritleri aras�na kat�ld�. Yan�ndakilerle beraber b�y�k bir sayg� g�stererek huzurundan ayr�ld�.
ALTINI D��MAN BELLE
Sultan Mahmud imanl�, amelli, bilgin bir h�k�mdard� ama g�zel y�zl� de�ildi. Bundan m�teessir de olmuyordu. Ne var ki halk g�zel y�zl� h�k�mdarlar� daha �ok severdi. Endi�esi bundan ileri geliyordu.
Devrinin b�y�k velilerinden birine sordu:
- Efendi Hazretleri, malumdur ki halk g�zel y�zl� h�k�mdarlar� daha �ok sever. Halbuki ben bundan yoksunum. Ama halk�m�n da beni sevmesini istiyorum, bana ne tavsiye edersiniz?
Allah dostu �u tavsiyede bulundu:
- Halk�n seni sevmesini istiyorsan alt�n� kendine d��man belle... (Halk�n refah ve mutlulu�u i�in onu g�z�n� k�rpmadan harca).