KÖŞE YAZILARI

Merhabalar değerli okuyucular. İlk yazımı, her  eğitim-öğretim yılının başlangıcında bazılarımızı sevindiren, bazılarımızı üzen, bazılarımızın yeterli bulduğu, bazılarımızın yetersiz bulduğu; temelinde doğru bir uygulama olan ancak pratikte bazı eksiklikler yüzünden olumsuzluklara neden olan bir uygulama üzerine (Öğretmenlere verilen eğitim-öğretim ödeneği) yazmaya karar verdim.

Bilindiği gibi her öğretim yılının başlangıcında, görev yapan öğretmenlere 657 Sayılı Devlet Memurluğu Kanunu’nun ek 32. maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu’nca belirlenen oranda öğretim yılına hazırlık ödeneği verilmektedir. Bu tutar 2008 yılı Bütçe Kanunu’nun ilgili bölümünde 475 YTL olarak belirlenmiştir. Bu ödeneği alan öğretmenler, aldıkları parayla yıl içerisinde eğitim-öğretim adına yaptıkları ya da yapacakları masrafların belirli bir kısmını karşılayabilmektedirler. (Planlar, materyal ve derse hazırlık araç-gereçleri vs..) Bu açıdan verilen ödeneğin eğitim-öğretim adına faydalı bir uygulama olduğunu söyleyebilirim…

İyi niyetli düşünülmüş bu ödenek, uygulamadaki bazı eksikliklerden dolayı bir çok eğitimci arkadaşımızı üzmüş, mağdur etmiş, haksızlığa uğramasına neden olmuştur. Bu mağduriyete neden olan en önemli şey ise 657 Sayılı DMK’nın ek 32. Maddesi’nde belirtilen kısıtlamalardır. İlgili kanun metninde kısıtlamaya neden olan cümle şu şekildedir:

“…Eğitim ve öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadrolarda görevli olup; fiilen öğretmenlik yapanlara (ilköğretim ve okul müdürleri ile yardımcıları,cezaevi okullarında çalışan öğretmenler, yönetici,eğitim uzmanı ve eğitim uzman yardımcıları dahil ilköğretim müfettişleri hariç)…”

Bu ibare 657 Sayılı DMK’nın ek 32. Maddesinin Ek Madde 32 maddesinde – (Ek: 9/4/1990 - KHK - 418/12 md.; İptal: Ana. Mah´nin 5/12/1992 tarih ve E. 1990/22, K. 1992/6 sayılı Kararı ile, Yeniden düzenleme: 18/5/1994 - KHK - 527/11 md.) (1) belirtilmiştir.

         Kanun metninde belirtilen, “…Eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfına dahil öğretmen ünvanlı kadrolarda görevli olup…..” cümle esas mağduriyet noktasıdır. Bu cümle ile aslında öğretmen ünvanlı kadrolarda görevli olan öğretmen ile aynı harcamayı yapan, aynı eğitim öğretim hizmetini gerçekleştiren, aynı öğrencilere ders veren sözleşmeli, ücretli, vekil, asker vs öğretmenler eğitim öğretim ödeneğini alamayıp haksızlığa uğramaktadırlar.

Bu ödeneğin verilmesinin nedenini yazımızın başında belirttik.  Peki az önce belirttiğim (ücretli, vekil, sözleşmeli, asker )öğretmenler verilen ödeneğin verilme nedeni sayılan işleri yapmıyorlar mı? Tabi ki yapıyorlar değerli meslektaşlarım. Ancak ne yazık ki bu parayı almaya layık görülmüyorlar. Ayrıca yukarıda belirtmediğim ancak bu ödeneği almayı gerektirecek işleri yapan, eğitim öğretim hizmeti kadrolarında çalışan bir çok arkadaşımız da bu ödeneği alamamaktadırlar. Tüm bunlara ilaveten çeşitli nedenlerden dolayı eylül ayından sonra göreve başlayan öğretmen arkadaşlar da bu ödeneği alamayabilmektedirler. 15 gün, 1 ay ya da 2 ay sonra başlamış öğretmen sene içerisinde masraf yapmayacak mıdır acaba?

Eğitim öğretim ödeneği alamayan meslektaşlarımızın sorunlarını yazarken, bu ödeneğin azlığından da bahsetmeden geçemeyeceğim. Dediğimiz gibi iyi niyetli bir uygulama olmasına rağmen haksızlıkların giderilmesi ve ödeneğin arttırılması, eğitim öğretimin en fazla verimlilik içerisinde geçmesi açısından mecbur hale gelmiştir. Eminim ki bu yıl verilen 475 YTL  ödenek bir çok öğretmen arkadaş tarafından yılın sonuna kadar yetmeyecektir.

Umarım ki yetkililer bu haksızlıkları, yanlışlıkları fark ederek  bu ödeneğin kapsamını ve verilen ödeneğin miktarını arttırarak oluşan mağduriyeti önlemeye dönük çalışmalara bir an önce başlarlar.

Hepinize saygı ve selamlarımı iletiyorum