Bir metnin hikâye unsurlarını bulmak için "............." sorularına yanıt ararız.
Aslan, soğuk bir kış günü ormanda dolaşıyormuş. Bir ağacın dibinde uyuyan tavşana rastlamış. Yavaşça yaklaşmış. Onu yiyeceği sırada bir geyik görmüş. Tavşanı bırakıp geyiğin arkasından gitmiş. Ama geyiği yakalamak ne mümkün! Aslan gidinceye kadar geyik oradan kaçmış. "Bari gidip tavşanı yiyeyim." demiş. Ama tavşan ortalarda yokmuş. Bunun üzerine kendi kendine, "Aç gözlülük yaparsan, işte böyle aç kalırsın." demiş.
Arı şehrinde şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir çalışma vardı. Keskin vızıltılarla bütün kovan inliyor... Arıların, düşmana karşı yürekleri hınç dolu. Düzgün taburlar ve bölükler hâlinde toparlanıyorlar; her biri görevinin ne olduğunu bilerek iş başına koşuyor. Artık vakit gelmişti. Beyin emri üzerine görevlilier ortaya çıktılar. Bunlar, kapının korunmasında ilk önce ileri atılacak kahramanlardı. Düşman hareketlerini öğrenmek için dışarıya gönderilen gözcülerden ikisi de eşek arılarının yaklaştığını haber verdiler. Şimdi etrafta derin bir bekleme sessizliği vardı. İlk safta çarpışacak olan askerler, üç sıra yaparak kapının önüne dizilmişlerdi.
Arkadaşlarım Ali ve Ömer ile birlikte futbol oynamaya karar verdik. Bunun için hep birlikte futbol sahasına gittik. Birkaç kişi daha bulup iki grup oluşturduk.
Artık havalar iyice soğumuş, evlerde sobalar yanmaya başlamıştı. Annesi kazaklarını, hırkalarını, montlarını çıkartmış. Özge de hepsini tek tek dolabına yerleştirmişti.
Kasabalarında her bahar düzenlenen şenliğe çok sevdiği bir yazar da çağrılmıştı. Okurlarına, kitaplarını imzalayacaktı. Çocuk, kitaplığından o yazara ait bütün kitapları çıkardı. Paket yapıp imza yerine gitti. Sıra kendine gelince: ? Ben, bütün kitaplarınızı okudum, bunları bana imzalar mısınız, dedi. Yazar: ? Sen en iyi okurlarımdan biri olmalısın, bu da benim son kitabım. Bunu sana hediye etmek istiyorum, dedi. Çocuk, çok mutlu oldu.
Karlı bir kış günü bir çocuk pencereden dışarıya bakıyordu. Elini uzatıp kar tanelerini tutmaya çalıştı. Yakaladığı bir kar tanesi çocukla konuşmaya başladı. ? Bundan birkaç ay önce denizde bir su damlasıydım. Bir yaz günü hava çok sıcaktı, ben de ısındım. Isınınca da buhar oldum. Rüzgâr beni önüne katıp oraya buraya sürükledi. Aradan bir süre geçti. Yarı buhar yarı su olmuştum. Tam yağmur olmak üzereyken hava birdenbire çok soğudu ve ben kar tanesi oldum. Senin de elini görünce buraya indim.
● Kavun ● Karpuz
Canan, Ceren ve Belgin aynı mahallede oturuyorlardı. Canan ve Ceren 2. sınıfa, Belgin 3. sınıfa gidiyordu. Ceren ve Belgin müzik dinlemekten, Canan ise resim yapmaktan hoşlanıyordu. Üçü de derslerinde başarılıydı. Canan ve Belgin uzun boylu, Ceren kısa boyluydu. Canan?ın bir, Ceren?in iki, Belgin?in üç kardeşi vardı. Belgin?in annesi çalışıyordu, Canan ve Ceren?in anneleri ise ev hanımıydı. Bu yüzden Belgin annesine ev işlerinde daha çok yardım ediyordu.
Verilen emek boşa çıkmadı. O da, gölgesinde dinlenilen, dallarını basan meyvesiyle eşsiz kirazlar veren genç bir ağaçtı artık. Bütün kirazlar olup bittikten sonra meyve vermek onun özelliğiydi.
İsmail şehrin dışında küçük bir kasabada yaşamaktadır. Dokuz yaşındadır. Evleri bahçe içinde ve tek katlıdır. Annesi, babası, kardeşleri, babaannesi, dedesi ve halası ile birlikte oturmaktadır. Kasabadaki çocukların hemen hepsi İsmail?in arkadaşıdır. Balık tutmayı, kardeşleriyle oyun oynamayı ve bisiklete binmeyi çok sever. Furkan kalabalık bir şehirde yaşamaktadır. Üçüncü sınıfa gitmektedir. Evleri büyük bir sitede ve on beş katlıdır. Annesi, babası ve küçük kardeşiyle birlikte oturmaktadır. Pek fazla arkadaşı yoktur. En çok sevdiği şey bisiklete binmek ve kardeşiyle bilgisayarda oyun oynamaktır.
(1)Arkadaşım bana bir fıkra anlattı. (2)Öyle komikti ki gülmekten patladım. (3)Sonra ben de ona bildiğim bir fıkrayı anlattım.
?Askerdeki oğluna hözleminden yirmi dört saattir ağlıyor.?
* Evin geçimini üstlenince dünyanın yükünü omuzlarında hissetti. * Bu işi bitirene kadar canım çıktı. * Zavallı kuş yuvasından düşmüş. * Dünya kadar ödevim var.
Kahramanların yaşadığı olaylar, durumlar ....... bölümünde anlatılır.
Metnin konusu ve kahramanları ...... bölümünde tanıtılır.
1. Cem, annesinin onu uyarmasına rağmen evde sürekli futbol oynuyordu. 2. Yaptığından çok pişman olup annesinden özür diledi. 3. Kendini öyle kaptırmıştı ki sert bir vuruşuyla top değerli vazoyu paramparça etti.
Eskiden elektrik olmadığı için sokaklar aydınlık değilmiş. Radyo ve televizyonda yokmuş. Böyle olması, çocukların işine geliyormuş. Alacakaranlıkta sokağa çıkıp oyun oynamanın tadına doyamıyorlarmış.
Yetiştiği çevre, çocuğun konuşmasını etkiler. Değişik çevrelerden gelen çocukların konuşmaları farklı olur. Bu nedenle konuşma hatalarının düzeltilmesi uzun zaman alır.
Kitaplar en iyi dostlarımızdır. Onlar hiç şikâyet etmezler. Dilediğimiz yere bizimle gelirler. Bize bilgi vermek için çırpınır dururlar. Biz asla kötülük etmezler. Kısacası kitap, iyi bir yol arkadaşı, bilgi hazinesidir.
Kitaplar en iyi dostlarımızdır. Onlar hiç şikâyet etmezler. Dilediğimiz yere bizimle gelirler. Bize bilgi vermek için çırpınır dururlar. Bize asla kötülük etmezler. Kısacası kitap, iyi bir yol arkadaşı, bilgi hazinesidir.
Her yerden daha güzel Bizim için burası. Okul, sevgili okul! Neşe, bilgi yuvası Güzel kitaplar burada, Bir çok arkadaş burada. İnsan nasıl sevinmez, Böyle yerde okur da. Senin çatın altına, Girmez kötü duygular Bilgi giren yerlerde Kalmaz artık kaygılar.
Her yerden daha güzel Bizim için burası. Okul, sevgili okul! Neşe, bilgi yuvası Güzel kitaplar burada, Birçok arkadaş burada. İnsan nasıl sevinmez, Böyle yerde okur da. Senin çatın altına, Girmez kötü duygular Bilgi giren yerlerde Kalmaz artık kaygılar.
"....... çoraplarımı giydim."
İki bardak ılık süt içtim.
Beyoğlu?nun dar sokaklarında kaybolduk.