Edimsel Davranış:
Kollarını havada serbestçe hareket ettiren bebek, beşiğinde asılı olan nesnelere dokunduğunda, nesneler sallanır ve ses çıkar. Asılı nesnelere dokunan bebek, çevresiyle işlevsel bir ilişkide bulunmaya başlar. Yani, edimsel davranışta bulunur. Asılı nesnelerin sallanması ve çıkan sesler, bebeğin eliyle asılı duran nesnelere dokunmasının sonucudur. Bebeğin gözlenmesi sürdürüldüğünde, beşikte asılı nesnelerin varlığında, bebeğin kollarını sağa sola sallamalarında artışlar gözlenir. Bebeğin, asılı nesnelerin varlığında göstermiş olduğu el kol hareketleri, edim ya da edimsel davranış olarak isimlendirilir. Belli uyaranların varlığında oluşan ve sonuçları olan davranışlara, edimsel davranış denilmektedir.
Edimsel davranış çizgili kas, yani istemli kas kontrolüyle ilgilidir. Problem çözme, konuşma, yürüme, yemek yeme, birine vurma, ağlama ve konuşma gibi davranışlar edimsel davranış örnekleridir. Edimsel davranış, davranışın önceki oluşumunun sonuçlarıyla ya da etkileriyle tekrar olma olasılığı olan herhangi bir davranıştır. Edimsel davranış dinamiktir ve çevreye olan etkisine bağlı olarak sürekli değişiklik göstermektedir. Kısaca edim tepkinin fiziksel şeklini ve topografyasını betimini ve kontrol değişkenleriyle olan ilişkilerini tanımlamaktadır.
Edimsel davranışı kontrol eden uyaran olayları, edimi anında izleyenlerdir. Yani, bebeğin nesnelere dokunacak şekilde el ve kollarını hareket ettirmesini anında izleyen uyaranlar, nesnelerin sallanması ve ses çıkarmalarıdır. İzleyen uyaran, otomatik olarak edime yol açmaz. Ancak, bir kez edimsel davranış oluştuktan sonra, edimsel davranışın tekrar oluşması, davranışın sonuçlarına, izleyen olaylara bağlıdır. Ayrıca edimsel davranışın sonuçları sadece edimin değil, bir dizi edimsel davranış öncesi koşullarını da tanımlama işlevini görür. Örnekte, nesnelerin bebeğin dokunacağı mesafede asılı olması bebeğin nesnelere değecek şekilde oluşan el kol hareketlerinin tekrar oluşma sıklığı, el kol hareketlerinin sonuçları olan çıkan ses ve sallanmaların etkisine bağlıdır. Edimsel davranışın ileride olma olasılığını, sonuçların ya da izleyen olayların etkilerini belirlemektedir.
Kaynak: Sınıfta Davranış Yönetimi Prof. Dr. Mehmet ÖZYÜREK Sayfa:41
Edimsel Davranışın Sonuçlarının İki İşlevi:
Çocuğun davranışının sonuçlar, gösterdiği davranışı doğrudan etkilemektedir. Sonuçların sistematik uyarlamasıyla, davranış değiştirilir. Yani artırılır, azaltılır, başlatılır ya da söndürülür.
Davranışın ilerde olma olasılığını, göreceli olarak davranışı anında izleyen çevresel değişkenler (uyaranlar) etkilemektedir. Davranışın sonuçları (izleyen olaylar) iki biçimden birine göre gerçekleşir:1.Çevreyi yeni uyaran sunma ya da ekleme: ya da 2.Çevrede var olan uyarana son verme ya da ortamdan geri çekme. Davranışın sonuçları edimsel davranış üzerinde etkili ise, davranışın ileride oluşum sıklığını artırabilir ya da davranışın oluşum sıklığını azaltabilir.
1.Çevreye yeni uyaran ekleme
Bebeğin el ve kollarını hareket ettirmesiyle, beşikte asılı nesnelere dokunması, asılı nesnelerin sallanma ve ses çıkarmasına neden olur. Çevreye nesnelerin sallanması ve ses çıkması şeklinde yeni uyaranlar eklenmiştir.
Nesnelerin sallanması ve çıkan sesler, bebeğin beşikte asılı nesneye yönelik dokunma eylemlerinin ileride olma olasılığını artırmaya hizmet ederse, nesnelerin sallanma ve ses çıkartmaları pekiştireç ve bu sürece edimsel pekiştirme denilmektedir.
Nesnelerin sallanması ve çıkan sesler, bebeğin beşikte asılı nesneye yönelik dokunma eylemlerinin ileride olma olasılığını azaltmaya hizmet ederse, nesnelerin sallanması ve çıkan seslere cezalandırıcı uyaran bu sürece de birinci tür ceza denilmektedir.
Davranışın oluşumundan sonra, çevreye yeni uyaranın eklenmesinin davranış uzerindeki etkisi, davranışın ileride oluşumunu arttırıcı ya da azaltıcı şekilde olmaktadır.
2.Çevredeki uyaranların oluşumlarını engelleme
Davranışla ilgili sonuçlar, çevrede bulunan uyaran olaylarının oluşumuna son verme ya da uyaranları geri çekme şeklinde olabilir. Beşikte asılı nesnelerin sallanması ve çıkan sesin pekiştireç olduğunu varsayalım.Yani,çıkan ses ve hareketlerin bebeğin nesnelere dokunmaya yönelik el kol hareketlerini artırdığını varsayalım.Nesnelerin sallanması ve çıkan sesin dokunmaya yönelik el hareketlerinin sonucunda değilde , otomatik olarak oluşturulduğunu farz edelim. Bebeğin el kol hareketleri sırasında,elin asılı nesnelere dokunmasıyla , nesneler sallanmasın ve ses kesilsin. Yani ,davranışın önceden olmuş olan sonucunu oluşumu engellensin.Bu durumda, nesnelerin sallanma ve ses çıkarmasına bebeğin dokunmaya yönelik el kol hareketlerine son verdiğinde, sallantılara yönelen el hareketleri azalırsa bu sürece ceza denilmektedir.Davranışın sonuçları olan çevredeki pekiştirici uyaran olaylarının oluşumlarının engellenmesi,davranışın oluşum sıklığını azaltır. Bu sürece ikinci tür ceza denilmektedir. Davranışı sürdüren pekiştireçlere son verme sonucunda, davranışın sıklığında azalama olaması sürecine ikinci tür ceza denimektedir.
Şimdide el hareketlerinin sonucunda ortaya çıkan nesnelere dokunma acı versin ve çıkan sesde rahatsız edici olsun, yani itici ya da cezalandırıcı olsun.Asılı nesnelerin sallanması ve ses çıkarmasını engelleyecek şekilde el hareketleri olur.Dokunma ve rahatsız edici sesin ortaya çıkmasını engelleyen el hareketlerinde artış olur.Buna göre,acı veren ya da hoş olamayan durumların ortaya çıkmasını engelleyen davranışların sıklığında artış olamasına olumsuz pekiştirme denilmektedir.
Bu durumda ,dokunma ve ses üretmeye son veren el hareketleri itici uyaran olduğunda, bir şeye doknmadan uzak durma pekştireçtir. Çünkü bu tür davranışların sıklığında artış vardı.
Davranışla ilgili sonuçların iki işlevi vardır:
1.İşlem olarak, davranışa uyaran eklenir ya da çekilir.
2.Etki olarak ,davranışın ileride oluşum sıklığı artar ya da azalır.
Kaynak:Sınıfta Davranış Yönetimi Prof. Dr.Mehmet ÖZYÜREK Sayfa:41,42,43.
Tepkisel ve Edimsel Davranışların Davranış Öncesi Uyaranları
Tepkiler ve edimler ,davranış öncesi uyaranlarla kontrol edilebilmektedir. Ancak tepki ve edimleri uyaranların kontrol etmeleri farklıdır.Tepkisel davranışta, uyaran reflex tepkisine neden olur. Teknik olarak davranış öncesi uyaranın, tepkiyi orataya çıkartma işlevi olduğu söylenir.
Öğrenmenin nasıl olduğunun öz geçmişine bakıldığında, kırmızı olma başlangıçta kırmızı top, kırmızı tepkisine yol açmamaktadır. Ancak olumlu ve olumsuz sonuçların uygulandığı bir çok öğretim örneğinin uygulanmasından sonra, kırmızı uyaranına ‘kırmızı’ deme oluşmaya başlar.Çocuğun yanıtlarını izleyen sonuçlar, kırmızı renkli nesnelere ‘kırmızı’ demeyi öğrenmelerine yol açmıştır. Kırmızı renkli objeler ‘kırmızı’ söylediğinde pekiştirilmesinin sonucunda kırmızı demeye zemin hazırlar duruma gelir. Teknik olarak kırmızılık, ‘kırmızı’ demek için ayırtedici uyaran özelliğini kazanır. Öğrenci kırmızı uyaranını diğer uyaranlardan ayırmayı öğrenir (doğru tepkide bulunur).Özetle , davranış öncesi uyaranın, tepkisel davranışta ortaya çıkarıcı uyandırıcı işlevi varken, edimsel davranışta ayırt edici işlevi vardır.
Böylece iki tür davranış arasındaki ayırımı gösterdik ve her ikisi için davranış öncesi ve sonrası uyaranları tartıştık.
Edimsel davranışın ögeleri arasında izlerlilik vardır (ayırtedici uyaran, edimsel tepki, izleyen uyaran).Davranışın oluşumu bu izlerliliğin nasıl gerçekleştiğine bağlıdır. Tepkisel davranışın oluşumu sadece uyandırıcı uayaranın ortamda bulunmasına bağlıdır .Öğretmenler bakımından önemli olan, edimsel davranış modelidir. Tepkisel model, sadece koşullu pekiştireçler ve duyguların koşullanmasıyla ilgili olarak kullanılır. Edimsel model ise , öğretim modelinin temelini oluşturmaktadır.Öğretim, belirlenmiş uyaranların varlığınde öğrencilerin yapacaklarını ve söyleyeceklerinin (tepkilerinin )değiştirilmesidir.Çocuğun tepkisinden önceki ve sonraki uyaranları sistematik bir şekilde kontrol ederek, öğrenmenin oluşması sağlanır.
Kaynak:Sınıfta Davranış Yönetimi Prof. Dr. Mehmet Özyürek Sy. 58-59
EDİMSEL KOŞULLAMA
Edimsel davranışla ilgili olan koşullanmaya edimsel koşullama yada ‘R’ (Response:tepki) tipi koşullama adı verilmektedir.’R’ tipi koşullama adı verilmesinin nedeni ise bu tür koşullamada pekiştirmenin tepkiye bağlı olarak yapılmasıdır.Diğer bir deyişle,bu koşullamada tepki önemlidir. Tepki doğru olduğu taktirde pekiştirici uyarıcı verilmektedir. Örneğin; Skinner deneyinde edimsel davranış olarak maniveleya basma davranışını kullanmıştır.Aç olan hayvan manivelaya basma davranışını göstererek yiyeceği elde etmiştir.Böylece manivelaya basma davranışı tekrar edilerek güçlenmiştir. Bu durumda, pekiştirmeyle ilişkili olan şey, uyarıcı durumunda olan manivela değil,tepkidir; yani manivelaya basma davranışıdır. Koşullanan tepki, klasik koşullamada olduğu gibi pekiştirici uyarıcıya karşı yapılan tepki değildir.Edimsel koşullamada pekiştirici uyarıcı, yapılan tepkinin sonucunda ortaya çıkmaktadır.Edimsel koşullama büyük ölçüde Thorndike’ın etki yasasından kaynaklanmıştır.Skinner’in ‘R’tipi ya da edimsel koşullama ile Thorndike’nın araçsal koşullaması yakın bir benzerlik göstermektedir.
Skinner ve Thorndike bir çok bakımdan aynı görüşte olmakla birlikte bazı bakımlardan da aralarında önemli farklılıklar vardır.Örneğin; Thorndike öğranma deneylerinde,organizmanın çözüme ulaşma süresini hangi değişkenlerin etkilediğini ele alırken,Skinner tepki oranındaki artışı hangi değişkenlerin etkilediğini araştırmıştır.
EDİMSEL KOŞULLAMA SÜRECİ
Skinner, edimsel koşullama çalışmaları için ses ve ışık geçirmez çevreden yalıtılmış ‘Skinner kutusu’ adı verilen bir araç kullanmıştır. Bu ses geçirmez kutuda , hayvana manivelaya bastığında belli bir miktar yiyecek veren bir mekanizma vardır. Aynı zamanda manivela, hayvanın kutuda bulunma süresi içinde manivelaya basma sayısını grafik olarak çizen bir kaydetme sistemime bağlıdır.Böylece, belli bir zaman içinde yapılan tepki sayısı tutarlı bir deneysel ortam içinde belirlenmekte ve insan denekle hiç temas etmemektedir.
Manivelaya basma davranışının koşullandırılması aşağıdaki basamaklarda gerçekleştirilmiştir.
1.Yoksunluk (Deprivation):Denek olacak hayvan bir yoksunluk programına tabi tutulur. Eğer pekiştireç olarak yiyecek kullanılacaksa hayvana deneyden önceki birkaç gün 23’er saatlik peryotlarla yiyecek verilmez.Pekiçtireç olarak su kullanılacaksa da hayvan aynı şekilde susuz bırakılır.Bu yolla Skınner, hayvanı güdülemek için başvurmadığını söylemektedir.Ona göre yoksunluk sadece belli bir durumda gösterilecek performansla ilişkilidir.Bir başka deyişle,yoksunluk yoksunluğu gidermek içim gerekli olan performansı etkilemekte,performansı yükseltmektedir.
2.Besleme Mekanizması (Magazine Training) Eğitimi:Denek birkaç gün yoksunluk programına tabi tutulduktan sonra Skinner kutusuna konulur. Deneyi yapan kişi dışarıdan bir düğmeye basarak periyodik bir şekilde besleme mekanizmasını harekete geçirir. Böylece hayvan yiyecek kabını yanı başında olmadığından emin olur. Besleme mekanizması dışarıdan harekete geçirilirken düğmeye basma hafif bir ses meydana getirir ve arkasından da yiyecek gelir. Dolayısıyla hayvan giderek düğmeye basma sesiyle yiyeceğin gelmesi arasında bir ilişki kurar.Bu durumda düğmenin çıkardığı ses, birincil pekiştireç olan yiyecekle ilişkilendirilerek ikincil pekiştireç haline gelmektedir.Ses, aynı zamanda hayvan için gerekli tepkiyi yaptığı taktirde yiyecekle pekiştirileceğinin bir işaretide olmaktadır.
3.Manivelaya Basma (Lever Pressing): Bu aşamada hayvan artık Skinner kutusunda kendi başına bırakılır. Hayvan besleme mekanizmasını harekete geçirecek olan manivelaya basar.Bu sırada meydana gelen ses hayvan için hem yiyecek kabına ulaştığının bir işareti haline gelir hem de demir kola basma davranışını pekiştirir.Edimsel koşullanma ilkelerine göre,manivelaya basma davranışı,yiyecekle pekiştirildiğinden tekrarlanma eğiliminde olur.
Kaynak:Gelişim Öğrenme ve Öğretim Prof. Dr. Nuray SENEMOĞLU Sayfa:154,155.
EDİMSEL KOŞULLAMA İLKELERİ
Edimsel koşullamanın iki temel ilkesi vardır. Bunlar:
1.Pekiştirici uyarıcıyla izlenen tepkiler tekrarlanma eğilimindedir.
2.Pekiştireci uyarıcılar, edimsel davranışların meydana gelme oranını ya da olasılığını artırır
Yukarıda da belirtildiği gibi edimsel koşullamada önemli olan nokta;davranış ve onun sonuçlarıdır.Dikkatli bir gözlemle, bir davranışın sık olarak ortaya çıkmasında, davranışın sonuçlarını büyük ölçüde etkili olduğunu görebiliriz. Organizma pekiştirilen davranışı daha sık gösterir.Pekiştirilmeyenden ise vaz geçer.
Not:Üniversite notlarından derlenmiştir.
http://www.sinifogretmeniyiz.biz