Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, MEB Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürü Funda Kocabıyık ve Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, Eryaman Başak Anaokulunda düzenlenen 2011-2012 intibak (uyum) dönemi açılış programına katıldı. Dinçer, ''Çocukların başlangıçta tedirginlik duymaları çok normal. Okulu öyle tanzim etmeliyiz ki; oraya ders görmeye değil, oynamaya, oynarken öğrenmeye, kendisine ait bir mekana gidiyormuş hissini yaratmak bize ait bir görev'' dedi. İlköğretim birinci sınıf ve anaokulu öğrencilerinin okula alışmalarını kolaylaştırmak için düzenlenen ''Uyum Programı'' başladı. Bakan Dinçer, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, MEB Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürü Funda Kocabıyık ve Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, Eryaman Başak Anaokulu'nda düzenlenen 2011-2012 intibak (uyum) dönemi açılış programına katıldı. Ankara Valisi Yüksel, açılış programında, bugün Türkiye'de yaklaşık 2,5 milyon çocuğun ilköğretime başladığını ve okulöncesi eğitim ile tanıştığını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin özellikle okulöncesi eğitim programlarına çok geç müdahil olduğunu belirten Yüksel, ''Bu programların topluma intibakının çok geç yapıldığını kabul etmek gerekmektedir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kaybettiği bu zamanı en iyi şekilde kullanacağız, zamanı iyi değerlendireceğiz ve de açığı mutlaka kapatacağız'' dedi. Yüksel, 0-6 yaş grubu içerisinde zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimin sağlandığı bu dönemi okul dışında tutmanın handikaplarının görüldüğünü belirterek, Türk çocuklarının zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişiminin sağlanması, onların eşit ve ortak bir biçimde eğitimden istifade etmelerinin imkanının hazırlanmasının Türkiye Cumhuriyeti devletinin asli görevi olduğunu ifade etti. Bu konudaki sorumlulukları bildiklerini dile getiren Yüksel, Ankara'da okulöncesi eğitimi bu öğretim yılında hep önde tutacaklarını, çok dikkatli olacaklarını kaydetti. MEB Okulöncesi Eğitim Genel Müdürü Kocabıyık da öğretmenlere seslenerek, ''Öğrencilere yaklaşımınızın, onlara verdiğiniz eğitimin, onların hayatlarını değiştirmekle kalmayacağını, ülkemizi de değiştireceğini sizlere bir kez daha hatırlatmak isterim. Karşınızda duran ve olağanüstü malzemeden oluşan bu hamuru sevgi ve şefkatle ele alıp, onları kendine yeten, güveni tam, girişken, sorumluluk alan, araştıran bireylere dönüştürmenizi bekliyorum'' dedi. Kocabıyık, ''Velilerimiz, her türlü hazırlığımızı yaptık, bugün kapılarımızı sizlere sonuna kadar açtık. Burada bize güven duymanızı, öğretmenlerimizin rehberliğini dikkate almanızı, çocuklarımızın okullara alışma sürecinde onları desteklemenizi rica ediyorum'' diye konuştu. Öğrencilerin okulda yeni arkadaşlıklar kuracağını belirten Kocabıyık, yeni şeyler keşfedeceklerini ve öğreneceklerini söyledi. Bunlardan 73 bin 500 öğrencinin geçen sene ilköğretimden mezun olduğunu ifade eden Aydoğan, 73 bin 250 öğrencinin de yeni kayıt olduğu bilgisini verdi. Programda konuşma yapan veli Tuba Sarı da konuşmasına ''Bu törende Türkiye'de ilk defa bir veli olarak bize söz hakkı tanıdığınız için böylesi bir açılışta kendimizi ifade etme fırsatı yakaladığımız için Milli Eğitim Bakanlığına, Valiliğimize ve İl Milli Eğitim Müdürlüğümüze teşekkürlerimi sunuyorum'' diyerek başladı. Öğrencilerin en güzel şeylere layık olduğunu ifade eden Sarı, okulöncesi eğitimin çok önemli ve gerekli olduğunu vurguladı. Sarı'nın heyecanlandığı için konuşmakta zorluk çektiği görüldü.
Dinçer, konuşmasına ''Bugün, bizim için çok sevinçli, heyecan dolu bir gün. Çocuklarımız cıvıl cıvıl ve onların sevinçli bir gününü, başka bir ifadeyle bir mürüvvetini daha görüyoruz. Bu çocuklarımızın okullaşmaları, onların hayatla uyum sağlamaları için ciddi bir adım atıyoruz bugün'' diyerek başladı.
Son yıllarda eğitimde özellikle altyapıda çok ciddi mesafeler katedildiğini belirten Dinçer, bundan 7-8 yıl öncesine kadar Türkiye'de çok düşük okullaşma oranlarıyla, düşük derslik ve öğretmen sayılarıyla ciddi sorunlar yaşandığını söyledi.
Dinçer, şöyle dedi:
''Aslında bu sorunlarımızın hepsi ortadan kalkmış görünmüyor. Hala dersliklerle ilgili sorunlarımız var. Türkiye'de 2002 yılına kadar yaklaşık 335 bin civarında derslik yapılmış iken, 2002 yılından günümüze kadar 163 bin yeni derslik yapıldı. Ama hala yaklaşık 160 bin dersliğe ihtiyacımız bulunuyor.''
2002'deki yaklaşık 530 bin civarında öğretmen sayısına o günden bugüne tam 300 bin öğretmenin ilave edildiğini ifade eden Dinçer, ''Bunlardan emekli olanları düştüğümüz zaman, hala yaklaşık 150 bin civarında öğretmene ihtiyacımız bulunuyor'' dedi.
''YÜZDE 100'Ü HEDEFLİYORUZ''
Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Bütün bunlara rağmen altyapı yetersizliği ne kadar fazla olursa olsun, fiziki şartlarımız ne kadar yetersiz bulunursa bulunsun bu sorunları aşacak yegane güç öğretmenlerimizin elindedir. Öğretmenlerimiz bütün yetersizlikleri kapatacak kadar ellerinde sihirli bir değneğe sahiptirler. Bu da öğretmenlik mesleğine sahip çıkmaları, onu saygın bir konumda tutmaya çaba sarf etmeleri ve çocuklarımıza kendilerini adamalarıdır. Kendi çocuğunuz gibi demiyorum, herkesin çocuğu kendisine aittir, ama biz çocuklarımızı öğretmenlerimize emanet ediyoruz. Bu yüzden bir emanet gibi onlara sahip çıkmalı, onlara sevgiyle, şefkatle ve sabırla bir şeyler öğretmeye çalışmalıyız.''
Eğitim alanında dünyadaki gelişmelerin takip edildiğini ifade eden Dinçer, şöyle devam etti:
''Bu açıdan son yıllarda tüm dünyada giderek eğitim yaşının düştüğünü görüyoruz. Bu sebeple 3 ila 5 yaş arasındaki eğitimi ve okullaşma oranlarını artırmak için de özenle çaba sarf ediyoruz. 3-5 yaş arasında şu anda Türkiye'de okullaşma oranı yüzde 43'lere geldi. Oldukça iyi bir gelişme kaydettik son birkaç yıllık bir zaman diliminde. Sadece 5 yaşta zorunlu eğitimi sağlamaya çalışıyoruz. Bu açıdan bakıldığından tüm ülkemizde, 5 yaşındaki çocukların tamamının okullaşabileceği bir altyapı çalışmasını tamamlamak üzereyiz. 2013 yılında Türkiye'de bütün 5 yaşındaki çocuklar için okullaşmayı yüzde 100'e çıkarmayı hedefliyoruz. Bu günlerde 5 yaşındaki çocuklarda yüzde 67 civarında bir orana ulaşmış görünüyoruz. Dolayısıyla bu yıl sonuna kadar yüzde 80'i aşacağımız bir projeyi, daha sonraki yıl da yine yüzde 100'e yakın bir rakama ulaşacağımızı hedefliyoruz.''
''İYİ BİR NOKTAYA GELMİŞ BULUNUYORUZ''
İlköğretimde şartların iyi olduğunu ifade eden Dinçer, ''İlköğretimde artık Türkiye makus talihini yenmiş gibi görünüyor. Yüzde 98,5 okullaşma oranı ile oldukça iyi bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu oranı yüzde 100'e ulaştırma çabası içerisinde olacağız'' dedi.
Ortaöğretimde ise okullaşma oranının yüzde 69'lara yaklaştığını dile getiren Dinçer, bu gelişmenin de iyi bir gelişme olduğunu ifade etti.
Dinçer, şöyle konuştu:
''Ama biz önümüzdeki 4 yıllık süre içerisinde, okullaşma oranlarını ortaöğretimde yüzde 90'ın üzerine çıkaracak bir hedefi kendimize koymuş bulunuyoruz. Önümüzdeki 4-5 yıllık süre içerisinde okulöncesi eğitimde yüzde 100, ilköğretimde yüzde 100 ve ortaöğretimde yüzde 90'ın üzerinde bir okullaşma oranı ile Türkiye, bu zamana kadarki makus talihini yenmeye başaracak diye ümit ediyorum.''
Özellikle kız çocuklarının okullaşma oranları ile ilgili ciddi gelişmelerin olduğuna işaret eden Dinçer, ''Ülkemizde, özellikle bazı bölgelerde kültürel mahiyette kız çocuklarının okuması ile ilgili birtakım engeller bulunuyordu'' diye konuştu.
Yapılan çalışmalar ve yürütülen kampanyalarla ortaya konulan çabaların netice verdiğini söyleyen Dinçer, ilköğretimde kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre sayısının yüksek olduğunu bildirdi.
Ortaöğretimde ise bu oranın yüzde 88 olduğunu, 100 erkek öğrenciye karşın 88 kız öğrencinin okuduğunu kaydeden Dinçer, ortaöğretimde cinsiyet oranlarındaki farklılığın azaltılmasını hedeflediklerini belirtti.
''İLKÖĞRETİME 73 BİN 250 ÖĞRENCİ KAYIT OLDU''
Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Aydoğan, Ankara'da yaklaşık 900 bin öğrencinin ve 50 bin civarında öğretmen olduğunu söyledi.
Aydoğan, bugün itibarıyla 80 bin civarındaki okulöncesi eğitim öğrencisinin uyum programına katılacağını belirtti.