Para biriktirme alışkanlığı,genellikle sosyal durumumuzu olduğu kadar geçimlerini sağlamakla yükümlü olduğumuz kimselerin durumlarını da iyileştirmek arzusundan doğmaktadır.Bu alışkanlığın yerleşmesinde gerekli olmayan her şeyden ,hele hele boşuna para harcama tutkunluğundan vazgeçmelidir.lüzumsuz olan her şey,en ucuz fiyatla satın alınmış olsa bile;pahalıdır.Küçük harcamalar büyük harcamalara yol açar.İnsanın ihtiyacı olmayan bir şeyi satın alması;boşuna para harcamaktan başka bir şey değildir.Cicero'ya göre insanda satın alma tutkunluğunun bulunması bir gelire sahip olduğuna delildir.Çok kimseler pazarlıkla satın alma alışkanlığında oldukları için bir kenara para koyamazla (Bakın şu fevkalade ucuz,alsak mı dersiniz?))İhtiyacınız var mı?) (Hayır,bu gün için yok ama ileride bundan yararlanırız her halde.) Modaya uygun alışverişlerde de bu usul alışkanlık haline gelmiştir.Bazı kimseler bir porselen mağazasını dolduracak kadar eski porselen,başkaları eski tablo,antika eşya,yıllanmış şarap almaktadırlar.Eğer bütün bunlar çoğu zaman bunlardan anlayanların alacaklıları hesabına satın alınmış olmasaydı pek fazla bir zarar getirmezdi.Horece Walpole bir defasında (artık hiç alışveriş yapmayacağımı umarım,çünkü ne alacağım eşyayı koyacağım yerim,ne de bedelini ödeyecek param kaldı) demişti.Ömürlerinin son yıllarını rahat ve mutluluk içinde geçirmek isteyen insanlar buna genç ve orta yaşta hazırlanmalıdırlar.Ömrünün çoğunu çalışarak ve iyi kazanç sağlayarak geçiren bir adamın yaşlılığında ekmek dilenecek derecede zarurete düştüğünü ve komşularının merhametine sığındığını ya da yabancıların cömertliğinden yararlanmaya çalıştığını görmekten daha acıklı bir manzara olamaz.İşte bunun içindir ki,insan başlangıçta kendisinin ve ailesinin ileride bu duruma düşebileceğini düşünerek genç yaşında çalışıp kazancının bir kısmını biriktirmelidir…………………..