EŞEK VE KÜÇÜK KÖPEK
Yaradılış zorlanmaya gelmez.
Zorladın mı yaptığın güzel olmaz.
İri yarı, kaba saba bir adamsan,
Çıtkırıldım görünmenin mânası var mı?
Herkese incelik vermemiş Yaradan.
Kimi insan doğuştan güzel, alımlı;
Onlar gibi olmaya kalkmamalı.
Yoksa, ne yapsan tökezlersin;
Masaldaki eşeğe benzersin.
Hani o, beni de sevsinler diye Efendisini okşamaya kalkan eşeğe.
— Ne deme ? demiş eşek kendi kendine;
Şu minnacık köpeğin değeri ne?
Neden o bayların bayanların
Kucaklarında oturuyor da
Ben zavallı, hep yük altındayım?
Boyuna da sopa yiyorum sırtıma?
Nedir sanki bu köpeğin marifeti?
Susta durup ayağını uzattı mı
Kucaklayıp öpüyorlar suratını.
Buysa bütün istedikleri, kolay;
Ben de yapar, okşatırım kendimi.
Eşek pek sevinmiş bu aklı bulduğuna
Ve efendisinin keyifli bir zamanında
Zor belâ kaldırıp ayağını,
En candan eşek cilvesiyle,
Sokmuş adamın çenesine.
«Ya! Nasıl!» der gibi de anırmış
O mübarek, o şahane sesiyle.
— Çüş! demiş sahibi şaşırarak;
Ne çene bıraktı bende, ne kulak.
Gelsin sopa, demiş; sopa gelmiş.
Eşeğin ayağı değmiş suya.
Böylece de bitmiş komedya.