Forum | Sınıf Öğretmeniyiz Biz | Sınıf Öğretmenlerinin Kaynak Sitesi | http://www.sinifogretmeniyiz.biz
Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

Beni Etkileyen Yazılar


G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (30.3.2013 10:41:43)

Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş.
Ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen profesör sonunda seyise sormuş:
-Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım,
yoksa konuşmamalı mıyım?

Seyis cevap vermiş:
-Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam.
Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.

Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış.
İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:

-Konuşmamı nasıl buldun?

Seyis cevap vermiş:

-Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.

Kissadan hisse:

"Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır."

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (2.4.2013 12:44:55)

BİR NİNENİN ÖLMÜŞ EŞİNE MEKTUBU

Son GÜNLERDE; bir surat bir surat ki GELİNDE, çayımı bile yarım dolduruyor BEY. Allah'tan KULAKLARIM ağır işitiyor da, duymuyorum ne söylediğini…! Ama yinede HİSSEDİYORUM..! Beni, bu evde galiba istemiyor artık. Hey gidi günler heeey…! OĞLUNU bilirsin, vur kafasına al lokmayı. İki ara bir derede ne yapsın…? ANA bu, atsa atılmaz; satsa satılmaz.Bana artık gizli gizli sarılıyor bey...! Dün akşam, UYURKEN öptü beni biliyor musun? Nasıl ağırıma gitti nasıl…! Artık AKİDE ŞEKERİDE getirmiyor. Hani dişlerim yok ya, güya yerken garip sesler çıkarıyormuşum da; çocuklar İĞRENİYORMUŞ benden. Yok; vallahi yalan bey, hiç yapar mıyım ben öyle şey..? GELİN; çocuklara masal anlatmamı da yasakladı. Üstelik seninle konuşuyormuşum diye, duvardaki resmini bir yere sakladı. Olsun, koynumdaki resminden haberi bile yok..! Yine de BEDDUA edemem bey, oğlumun karısı; torunlarımın anası o…! Geçenlerde üst KOMŞULAR geldi. Ne konuştuklarını duymayayım diye, kapıyı üstüme kilitledi. Duymadım, duyamadım; lakin hissettim. DÜŞKÜNLER EVİNE yatıracaklarmış önümüzdeki ay beni. Ne yalan söyleyeyim epey ağırıma gitti, epey…! Ha, SEN ne diyorsun bey..? Hani bir görünsen OĞLUNA…! Ne de olsa babasısın, seni dinler. Bu odada oturur, vallahi hiç dışarı çıkmam. Akide şekeri de istemem. MASALDA anlatmam artık çocuklara. Ne olur, AYIRMASINLAR beni bu evden. Yaşayamam, nefes bile alamam. Sana ait anılardan uzak ne yaparım ben, ne yaparım..? Şu camın PERVAZINDA hayalin durur, çekmecelerde el izin. BASTONUN hala duvarda asılı. İstemiyorlar beni artık, istemiyorlar hasılı...!
HEY GİDİ GÜNLER HEY..!
Hani DİYORUM, bir çağırsan..! Yoksa, yoksa sendemi UNUTTUN beni bey…?


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (10.4.2013 10:49:53)

MANTIK NEDİR?

Öğretim yılının ilk mantık dersine oldukça yaşlıca bir profesör gelecekmiş. Nihayet, ilk mantık dersi başlamış. Öğrencilerden biri söz hakkı isteyerek: Sayın Profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bunu anlatır mısınız ricasında bulunmuş.

Profesör, kendisine merak ve şüpheyle bakan talebelerine: Mantık dersinin insanların düşüncesin yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür. Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum. Farzedin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor: birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde… Bunlardan hangisinin yıkanması lazımdır?

Öğrenciler, hiç tereddüt etmeden: Elbette ki, kirlisi yıkanmalıdır diye cevap vermişler. Bunun üzerine profesör, tebessüm etmiş:

İşte evlatlarım, mantık bu soruya cevap vermeden önce şu soruyu sorar: Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerininki kirli olabiliyor?


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (12.4.2013 10:56:40)

KAVAK AĞACI VE KABAK
Ulu bir kavak agacinin yaninda bir kabak filizi boy göstermis. Bahar ilerledikçe bitki kavak agacina sarilarak yükselmeye baslamis. Yagmurlarin ve günesin etkisiyle müthis hizla büyümüs ve neredeyse kavak agaciyla ayni boya gelmis.

Bir gün dayanamayip sormus kavağa:

Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
10 yilda) demis kavak

10 yilda mi? diye gülmüs ve çiçeklerini sallamis kabak

(Ben neredeyse 2 ayda seninle ayni boya geldim bak!

Dogru demis agaç dogru

Günler günleri kovalamis ve sonbaharin ilk rüzgarlari basladiginda

Kabak önce üsümeye sonra yapraklarini düsürmeye, soguklar arttikçada asagiya dogru inmeye baslamis.

Sormus endiseyle kavaga:
Neler oluyor bana agaç?

Ölüyorsun   demis kavak
Niçin?

(Benim on yilda geldigim yere sen iki ayda gelmeye çalistigin için)
)netten alıntıdır)

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Duygu Aydın, Ayşe Bengisu,
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (18.4.2013 11:38:27)

İBRETLİK BİR HİKAYE...

Kasabanın birinde zengin bir tüccar yaşarmış.
Öleceği vakit vasiyetinde:
'Ben mezara konulduğum gün kim gelir benimle bir gece
mezarda kalırsa ona servetimin yarısını bırakacağım.' demiş.

Çoluğu çocuğu, akrabaları servetin yarısı bırakılmasına rağmen bunu yerine getiremiyeceklerini düşünüyorlarmış. Kısa bir müddet sonra adam ölmüş.

Adamın vasiyeti kasabada zaten meşhurmuş. Bunu duyanlardan biri de kasabanın en ücrâ köşesinde yaşayan hamalmış. Adamın öldüğü haberini duyunca yakınlarına kendisinin bir gece mezarda kalabileceğini söylemiş. Bunun üzerine cenaze merasiminden sonra hamalı da adamla birlikte kabre koymuşlar.

Hamal: 'Zaten bir tane ipim bir tane de küfem var. Kaybedecek bir şeyim yok. İyi ettim de bu adamla buraya girdim. Çıktığımda kasabanın hatırı sayılır insanlarından biri olacağım.' diye düşünüyorken bir gürültü kopmuş ve dünyada daha önce hiç karşılaşmadığı yüzlere orada rastlamış.

Gelen melekler aralarında konuşuyorlarmış: 'Bu ölü olan zaten elimizde. Onu istediğimiz vakit hesaba çekebiliriz. İlk önce şu canlı olandan başlayalım.'

Adam tir tir titriyorken başlamış melekler art arda sorular sormaya: 'Söyle bakalım ey falan oğlu filan. Küfenin ipini nereden buldun? Satın aldıysan ne kadara aldın? Kimden aldın? Aldığın kişiyi dolandırdın mı? Hakiki değerinde mi verdin ücretini?'

Adamın dili dolanıyor sorulan sorulara cevaplar bulmaya çalışıyor ancak, o cevap verdikçe ip ile ilgili bir başka soru ile karşılaşıyormuş.

Gün ağarırken zengin adamın akrabaları gelmiş ve adamı mezardan çıkarmışlar:
- Artık kasabanın sayılı zenginlerindensin. Anlat bakalım bir gece mezarda kalmak nasıl bir duygu?

Hamal:
- Aman, lanet gitsin! İstemiyorum! Bütün mal mülk sizin olsun! Ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim, o kadar malın hesabını kıyamete kadar veremem herhalde...


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Duygu  Aydın
Aktif Üye - Öğretmen
- (duygu5)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (19.4.2013 22:19:49)

Neden Böyle Olduk?

Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.

Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.

Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.

Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.

Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.

Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya
yürüyerek gelirdik.

Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.

Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.

Annelerimiz bu durumu bildiklerinden,
kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.

Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik.

Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.

Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.

Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.

Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.

Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.

Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.

Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,
en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.

Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.

Azar işitip, acillere taşınmazdık.

Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik.

Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.

Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.

Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.

Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.

Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.

Evlerimiz var içinde yaşayan yok.

Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.

Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar?

Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.

Ben kapılarında ? vale ? lerin, ? bady ? lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.

Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.

Benim değildir bu kültür.

Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.

Nedir bunlar?

Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.

Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.

İyi de neden böyle olduk ?

Biz mi istemiştik?

Yoksa hak mı ettik?

ya sizce ?

İmza:Umut içimizde hiç susmayan geveze bir kuştur...
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Mustafa A., Şeniz Karaşah,
Mustafa  A.
Yönetim Ekibi - 4.Sınıf Öğretmeni
- (admin)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (19.4.2013 22:34:20)

Çok güzel anlatmışsınız öğretmenim. Gerçekten geçmişe çok büyük bir özlem var. Ama yine de insanlar yeni çağın köreltici alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar. Bunun en büyük nedeni gelişen teknoloji ve yenilikler bence.

Her zaman söylerim teknolojinin yararı kadar zararları da çok toplumumuza. Reklam kültürü de dediğiniz gibi teknolojik yeniliklerin bir ürünü.

Düşünüyorum da günümüzde sizin saydığınız o güzel şeyleri yapmayıp neler yapıyoruz?

Bilgisayar-internet
Televizyon
Müzik
Yürüme yerine otomobil
Sohbet yok
Eski oyunlar yok, yok da yok. Hepsinin yerini "Sosyal" olmayan ama adına "Sosyal" kelimesini koyarak türettikleri "Sanal" ürünler almış.

Farkındalık oluşturduğunuz için tşk. ederim.

İmza:Sınıf Öğretmeniyiz Biz
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Şeniz Karaşah, Duygu Aydın,
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (20.4.2013 16:58:09)

SORU SORMA SANATI...

İki arkadaş hararetle tartışıyormuş: Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş. Sonuç alamayınca Papa'ya sormaya karar vermişler.
Papa 'nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış.
İzin alamayanın sorduğu soru :
- Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim?
- Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez.
İzin alanın sorduğu soru ise :
- Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor, okuyabilir miyim?
- Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin.


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (21.4.2013 18:12:47)

Geleceğin suçlusunu yetiştirmenin 8 basit kuralı!

1) Küçükken daha, çocuğa ne isterse vermeye başla !
Ki, herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın...
2) Fena sözler söylediğinde gül !
... Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın...
3) Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı öğretme sakın !
Bırak, onsekizine gelince kendisi karar versin...
4) Yerde bıraktığı her şeyi kaldır:kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını...Onun için her şeyi sen yap !
Ki, sorumlulukları hep başkalarına yüklesin...
5) Onun önünde sık sık kavga et !
Ki, bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın...
6) Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma !
Asla kendi parasını kazanmanın
ne demek olduğunu öğrenmesin...
7) Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını
yerine getir !
Ki, istediklerini her zaman elde etmeye
Şartlansın...
8) Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı
hep onun tarafında ol !
Ki, hepsine karşı ön yargılarla davransın...

Üstün DÖKMEN



İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (24.4.2013 16:40:10)

Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüştü.Tüm eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar.Yaşlı hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyordu.Ona geldiler:

-(Haberin yok herhalde,semercimiz öldü)dediler.

-(Ne olmuş öldüyse?)

-(Artık sırtımız yara bere olmayacak,özgür olacağız)

-(Nasıl bir özgürlükmüş bu!)

-(Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız…

-Yaşlı eşek gülmüş:

-(Şaşarım aklınıza)demiş.

-(Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız.
Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci getirirler,sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.)


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:

HIZLI CEVAP (5 Üye Puanı)

Cevap Yazmak İçin Giriş Yapın veya Üye Olun
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin