Geriye kalan yüzde 20 ise diğer fakörler arasında paylaşılıyor. Öğrencileri kategorilere ayıran, başarılı ya da başarısız diye etiketleyen öğretmen modeli gerilerde kaldı. İşte bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen yetiştirme sistemini de değiştirmeye hazırlanıyor.
BİLGİ çağında eğitimin tanımı değişti. Artık yeni okul yapıları ve yeni nesil öğretmenlik konuşuluyor. Çocuk ve gençlere en iyi eğitimi verecek niteliklere sahip öğretmenleri yetiştirmek için Milli Eğitim Bakanlığı ve öğretmen örgütleri farklı çalışmalar yapıyor. Öğrencileri geliştirecek, bilgi, beceri ve erdemle eğitecek, toplumsal gelişime katkı sağlayacak öğretmenler için onları yetiştiren eğitim kurumları da sorgulanıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18-20 Kasım 2011 tarihleri arasında düzenlediği Ulusal Öğretmen Staretjisi Çalıştayı’nda bu konuda ilk adım atıldı. 300’e yakın katılımcı, gelecek nesli yetiştirecek öğretmenlerin aslında kaderini belirledi. Bu çalıştayda sokaklarda sesini duyurmaya çalışan atanamayan öğretmenler, yükseköğretim politikaları ve yeterlilik temeli olmayan öğretmen yetiştirme programı tartışıldı. Şu anda öğretmenlik mesleğinin yetiştirmeden kariyer sistemine, yeterlilikten ekonomik doygunluğa kadar birçok sorunu var.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de öğretmen yetiştiren kurumların zamana ayak uydurduğunu söylemek biraz zor. Yaratıcı, eleştiren, düşünen, sorgulayan, özgür öğrenciler isterken, onları yetiştirenlerin de mercek altına alındığı günümüzde teknolojiye hakim, iletişim kabiliyeti yüksek, yaratıcı öğretmenler için yeni projeler geliştiriliyor.
Geleneksel bakış açısı yerine değişimi okuyan, sürekli gelişen, empati kuran, etkili iletişimi olan, problem çözen, liderlik becerilerine sahip öğretmenler aranmaya başlandı. Günümüzde entelektüel yönden gelişmiş, estetik duygusu olan ve gücünü yetkisinden değil yarattığı etkiden alan bu yeni öğretmen modelinde mesleki saygınlık ve statü,toplumsal ve kültürel değerlerin ötesinde liderik becerilerine bakılıyor.
Öğretmenliğe talep fazla
Son 10 yılda eğitim fakültelerinin sayısı 54’ten 75’e yükseldi. Öğrenci sayısı 151 binden 200 bine çıktı. Eğitim fakülteleri, fen-edebiyat ile iktisadi ve idari bilimlerden sonra en fazla öğrenci alan yükseköğretim kurumları haline geldi. Bazı eğitim fakülteleri ya da bölümlerinde bu sayı 100’ü aşıyor. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı mühendislik fakültelerinde 35, fen-edebiyat fakültelerinde ise 9.
KPSS en önemli sorun
KPSS nedeniyle özellikle fakültelerin son sınıflarında öğrenciler liselerde olduğu gibi sınava hazırlanıyor ve dersler amaca uygun olarak yapılamıyor. Buna rağmen her yıl mezun olan 50 bin civarındaki öğretmen adayı, atanmayı olağan bir hak olarak görüp, atanamama halinde hayal kırıklığı yaşıyor. Türkiye’de kamu personeli istihdamının en büyük kısmını gerçekleştirmesine rağmen öğretmen eğitimi programlarının mezunları arasındaki işsizlik oranı giderek artıyor.
Öğretmenlik için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuranların sayısı 2011 yılında 264 bine yükseldi. Son yıllardaki yıllık istihdam ortalaması 30 bine yaklaşmasına rağmen, öğretmenlik programları ve diğer yükseköğretim kurumları mezunları bu alanda yeterince iş bulamıyorlar. Türkiye’nin öğretmen eğitimi alanında 10-15 yıldan bu yana yeterli yatırımı yapmadığı, buna karşılık sağlıksız ve dengesiz bir büyümeyle çeşitli güçlüklerle karşı karşıya kaldığı ortada.
Sorunları saymakla bitmiyor...
TÜRKİYE’nin dört bir yanında büyük bir sevgi bağıyla görevini yapan öğretmenlerin sorunları da çok. Onları temsil eden Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen, Demokrat Eğitimciler Sendikası başkanlarının ilettiği sorunlar şöyle:
· Eşit işe eşit ücret kanunu çıkarıldı, öğretmenler bu kanun kapsamına alınmadı. Öğretmenler kendilerini üvey evlat gibi hissediyorlar. Azim, şevk ve motivasyon-larında düşüş yaşandı.
· Türkiye genelinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı çok fazla.
· Hâlâ sobayla ısıtılan sınıflar var ve birleştirilmiş sınıf uygulaması devam ediyor.
· 350 bin civarında ataması yapılmayan öğretmen var. Bu sorun kangren haline geldi.
· Avrupa Birliği’ne üye, hatta aday ülkelerde öğretmenlerin siyaset hakkı var. Gelişmiş, çağdaş demokrasi ve siyaset için öğretmenlere siyaset ve grev hakkı verilmeli.