ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL GELİŞTİRME DERSİ ÖDEVİ
KONU:Teknoloji
HAZIRLAYANLAR:
Abdullah KAYA 0206.00002
Mustafa ALTİNCİK 0206.00027
Alper ATEŞ 0206.00034
TEKNOLOJİ [*]
İnsan yeryüzünde ilk var olduğu andan itibaren diğer canlılardan farklı olarak bilgi üretmiş, bunu ait olduğu toplumun diğer bireyleriyle paylaşmış ve bilgileri bir yolla kendisinden sonraki nesillere aktarabilmiştir. Homo Erectus’un ateşi bulmasıyla eğitim teknoloji ile buluşmuştur. Ateş sayesinde insanlar ısınmışlar, yemeklerini pişirmişler… Kısacası çağın en önemli buluşunu bulmuşlar ve bunu kaybetmemek için ellerinden gelenleri yapmışlardır. Önceleri bunu söndürmemeyi denemişler böyle olamayacağını anladıkları andan itibaren çeşitli çözüm önerileri geliştirmişler. Mermerler ile ateşi yakmayı öğrenmişler ve bunu diğer insanlara da öğretmişler.
Bilginin aktarımı uzun süreler boyunca görerek ya da izleyerek geliştirilen yapıların (ev aletlerinin yapımı, avlanma gibi) sözel olarak bir sonraki kuşağa aktarılması şeklinde olurken, nüfusun artması toplum yapısının karmaşıklaşması ve dillerin gelişmesiyle yazılı aktarıma dönüşmüştür. Tabi ki bu aktarım yazının icadından sonra gerçekleşmiştir. Yazının icadından önce edindikleri bilgileri sözlü olarak aktarıyorlardı. Ama bu yazılı metinler kadar kalıcı değildi. Üstelik öğrenilen bilgilerle sadece kendi çevrelerini aydınlatabilirlerdi. Yazının icadından sonra bilgiler yazılarak kalıcılık sağlanmış olur. Daha sonraları matbaa da icat edilince kitaplar yazılmaya başlandı. Kitapların ortaya çıkmasıyla bilginin kalıcılığı sağlandığı gibi aktarım yolu da genişlemiştir. Bilgilerden sadece o çevredeki insanlar değil diğer çevredeki insanlar da yararlanabilir duruma geldiler.
Bilginin çoğalarak artması ve karmaşıklaşması usta eğiticilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu konudaki en özgün örnekler Eski Yunan’daki düşünür-öğrenci ikilisidir. Eski Yunan sitelerinde ortaya çıkan ve usta-çırak ilişkisi şeklindeki bilgi aktarımı kitabın ortaya çıkmasıyla büyük bir değişim geçirmek durumunda kalmıştır. Düşünce ve tecrübelerin kitap içinde toplanmasıyla öğreticinin olmadığı ortamlarda da öğrenme gerçekleşmeye başlamıştır. Ayrıca, bu tür yazılı kaynaklar sayesinde oluşturulan bilginin yeni nesillere aktarılması daha kolay olmuştur. Kitap ve diğer yazılı kaynaklar sayesinde bilgi birikimi artarken öğrenciler öğreticilerinin fikirlerini diğerleriyle karşılaştırma şansına da kavuşmuşlardır. Yani, öğretici birinci ve tek kaynak olmaktan çıkmış, eğitimi yönlendirici ve destekleyici bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Buna paralel olarak kitap ve diğer yazılı kaynaklar yoluyla eğitimin yüz yüze gerçekleşmesi zorunluluğu da ortadan kalkmıştır.
Bu radikal değişimi takip eden dönemler boyunca eğitim konusunda çok büyük değişiklikler olmadan günümüze kadar gelinmiştir. Günümüzde ise eğitimin yeniden çok radikal diğer bir dönüşümle karşı karşıya olduğu konusunda görüşler ileri sürülmektedir. Bu değişikliğin temelinde eğitimde teknolojinin, özellikle bilgisayarların kullanımıdır. Ancak bu konuda bir takım kavramaların oluşturulup kullanılması sırasında çok dikkatli olmamız gerekmektedir. Eğitimde bilgisayar kullanımının bilgiye ulaşım ve bilgilerin iletimi konusunda büyük kolaylıklar sağlayacağı kesindir. Bununla birlikte günümüze kadar başarıyla uygulanan öğrenci-öğretmen modelinde çok fazla bir değişim yapamayacağı açıktır. Başka bir deyişle, bilgisayarların öğreticilerin yerini alacağı fikri kulağa hoş gelse de yakın bir gelecekte hala hayal olarak kalmaya devam edecektir. Bu konu hakkında değişik fikirler vardır. Örneğin İşman’a göre geleceğin eğitim sisteminde muhtemelen eğitim teknolojisinin kuramsal boyutunda meydana gelebilecek gelişmeleri sekiz maddede kısaca şöyledir.
1. Mültimedya öğrenme kaynaklarına bilgi otobanları sayesinde dünyanın her yerinden rahatlıkla ulaşılabilecek
2. Öğretmenlerin rolleri değişecek. Öğretmenler öğrenme-öğretme ortamlarında daha çok rehber ve yol gösterici konuma gelecek.
3. Öğrencilerin rolleri değişecek. Öğrenciler gereksinimi olan bilgileri kendileri belirleyecek ve bununla ilgili kaynaklara bilgi otobanlarından ulaşmaya çalışacak.
4. Eğitim yaşam boyu devam edecek, insanoğlu yaşamı boyunca eğitimini devam ettirecek.
5. Bugün var olan okul kampüsleri belki de ortadan kalkacak, okullar tamamen sanal ortamlara taşınacak.
6. Günümüzde var olan eğitim düzeyleri ortadan kaldırılacak, insanlar yaşamalarının her düzeyinde farklı sınıflarda bulunabilecek.
7. Öğrenme-öğretme kuramları ve yöntemleri tamamen değişecek. Geliştirilen her bilişim teknolojisine uygun olan kuramlar ve yöntemler geliştirilecek.
8. Eğitimde bireysel eğitim ön plana çıkacak. Diğer taraftan insanoğlu diğer arkadaşları ve öğretmenleriyle bilgi otobanları ile iletişim kuracak.
Burada önemle üzerinde durulması gereken konu bilgisayarlaşmanın bilgiye erişimi ve kullanımı çok kolaylaştıracağı fakat etkili kullanım için iyi eğitilmiş eğitimcilerin yerini tutamayacağıdır. Dolayısıyla, bu sistemin en etkili olarak kullanımı ancak bilgili, teknolojiyi kullanma konusunda iyi yetiştirilmiş eğiticilerin yol gösterici rolünü oynadığı eğitim/öğretim ortamlarının yaratılmasıyla mümkün olabilecektir. Bu yazının amacı, eğitimde teknoloji kullanımı konusunda oluşabilecek yanlış anlamaları ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktır. Bu amaca ulaşmak için bundan sonraki yaşantımızda sırasıyla, teknolojinin eğitimde kullanımının tarihçesinden yola çıkarak diğer dünya devletlerinde teknolojinin eğitim ortamlarına girmesi sırasında edindikleri tecrübelerinde göz önünde bulundurularak aktarılması ve en son olarak da ülkemizde bu tecrübelerin ışığında teknoloji ve eğitim alanlarında neler yapılması gerektiğinin tartışılması ve çıkacak çözümlerin uygulanması gerekmektedir.
Yukarıda kısaca teknolojinin tarihsel gelişim sürecinden bahsettik. Bu tarihsel gelişim sürecinde hatırlayacaksınız ki ateşin nasıl bulunduğundan, insanların bunu nasıl ve nerelerde kullandığından ve diğer nesiller nasıl aktardığından bahsettik. Tüm bu anlattıklarımızın sonucunda muhakkak ki kafanızda bir teknoloji tanımı oluşmuştur. Ancak biz yinede bu kavram ve kavramı ilgilendiren branşlarda konularında uzman kişilerce yapılmış teknoloji tanımlarını size vermek istedik. Bu tanımlardan bir kısmı sadece teknolojiyi açıklarken bir kısmı da teknolojiyi eğitimle ilişkilendirerek anlatmıştır. Bu tanımlardan bazıları aşağıdaki gibidir;
Alkan’a göre teknoloji genel anlamda kazanılmış yeteneklerin işe koşulmasıyla doğaya egemen olmak için gerekli işlevsel yapılar oluşturmadır.
Simon’a göre teknoloji, insanın bilimi kullanarak doğaya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplindir (Simon, 1983, s.173).
Mc Dermott’a göre teknoloji, somut ve deneysel anlamda temel olarak teknik yönden yeterli küçük bir grubun örgütlü bir hiyerarşi yardımıyla bütünün geri kalanı (insanlar, olaylar, makineler vb.) üzerinde denetimi sağlamasıdır (McDermott, 1981, s.142).
Paul Saetller teknolojiyi şöyle tanımlamaktadır: "Teknoloji (Latince texere fiilinden türetilmiştir; örmek, oluşturmak (construct) anlamına gelir) birçoklarının düşündüğü gibi makine kullanmak değildir. Teknoloji, bilimin uygulamalı bir sanat dalı haline dönüşmesidir. Uygulamalı sanat terimi Fransız sosyolog Jackques Ellul tarafından kullanılmış ve kısaca technique olarak isimlendirilmiştir. O, teknolojiyi bir technique uyarınca yapılmış bir makine olarak görmüş ve bu technique'nin ancak küçük bir bölümünün makine tarafından ifade edilebildiğinden bahsetmiştir. Belirli bir teknik sayesinde sadece makinenin değil, bu makineye ait öğretimsel uygulamalarında gerçekleştirilebileceğinden söz etmiştir. Sonuç olarak davranış bilimi ile öğretim teknolojileri arasındaki ilişki, doğal bilimlerle mühendislik teknolojisi arasındaki ya da biyoloji ile sağlık teknolojisi arasındaki ilişkiyle benzer hatta aynıdır" (Saettler, 1968, ss. 5-6).
Ünlü bir eğitim teknoloğu olan James Finn teknolojiyi tanımlarken şöyle demektedir: "Makine kullanımının yanı sıra teknoloji, sistemler, işlemler, yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunların zorluk derecesine, teknik çözüm olasılıklarına , ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için bir bakış açısıdır" (Finn, 1960, s.10).
Bilim ve teknolojinin farklılığını belirtmek için ilk nükleer denizaltıyı yapan ve serbest bir eğitim eleştirmeni olan Amiral Hyman Rickover şöyle söylüyor: "Bilim ve teknoloji birbirine karıştırılmamalıdır. Bilim doğadaki görüngülerin (fenomenlerin) gözlenerek, zaten var olan doğru ve gerçeklerin ortaya çıkarılması ve bu gözlemler sonucunda elde edilen verilerin düzenlenerek gerçeklerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin ortaya konulduğu teorilerin oluşturulmasıdır. Teknoloji asla bilim için bir otorite olamaz. Teknoloji insan aklını ve vücudunu güçlendirmek, üstün kılmak için geliştirilecek aletler, teknikler , ve yöntemler üzerinde durur. Bilimsel yöntem insan faktörünün tamamen dışlanmasını gerektirir, şöyle ki; gerçeği arayan kimse, kendinin ya da diğer insanların hoşlanacağı veya sevmeyeceği şeylerle, popülist değerlerle ve herhangi bir çıkar uğruna çalışmaz. Diğer yandan teknoloji fikir (bilim) değil de hareket olduğundan, eğer insani değerler göz ardı edilirse tamamıyla tehlikeli bir sonuca da yol açabilir (Knezevich & Eye, 1970, s.17).
[*] Kaynaklar: 1. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme (İşman, 2003, İstanbul, Değişim)
2. www.halkinsesi.org 2