İKİ KATIR
İki katır yürüyormuş yan yana,
Biri yulaf yüklüymüş, biri para:
Köylülerden tuz vergisi toplamışlar,
Koca bir heybe dolusu mangır.
Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım.
Başı havalarda,
Boynunda çıngırak şıngır mıngır:
Zenginim: zengin der gibi. sağa sola.
Derken eşkıyalar sökün etmiş;
Doğru vergi katırının üstüne tabiî...
Yakalamış geminden, durdurmuşlar.
Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı.
Eşkiyalar da ver yansın etmiş sopayı.
İşte o zaman ağlamış katır,
Ve dert yanmış tanrılara:
— Ben öyle mi olacaktım, demiş,
Yulaf yüklü katıra
Fiske bile vurulmasın da,
Ben dayak yiyeyim ölesiye!
— Ya, kardeş, demiş öteki;
Yüksek işler iyilik getirmez her zaman;
Yular taşımakla kalsaydın benim gibi.
Başına bu belâ gelmezdi