Bir kelebek olmak isterdim.
Kimseyi kırmadan, incitmeden
Yaşamak için.
M.Güner DEMİRAY

Sağlıklı ve zinde bir kimse, rahat ve
kolay hareket eder. Beden biçimi
düzgündür. Ayrıca güçlü ve dayanıklıdır.
Yaşamın pek çok alanında,
kendine güveni ve saygısı artar. Tüm
bunlar, spor yapan insanların tipik
özellikleridir.

Sonbaharda
Yağmurdan kaçan kelebekler gibi
Döndük okula
Okula dönmek arkadaşlar
Yüzümüzü güneşe dönmektir.
Çünkü okul da bir güneştir,
Aydınlatır içimizi.
Aziz SİVASLIOĞLU

Dallar çiçek açtı, açtı.
Kırlangıç uçtu, uçtu.
Kar eridi, sular coştu …
Oh, ne hoştu, oh ne hoştu …
Oh! Açıldı gözüm, gönlüm.
Behçet Kemal ÇAĞLAR

Spor yapmanın yararlarını anlatan bir
televizyon programı hazırlayacağınızı
düşünün.

Kargalar çoğu kimse tarafından
uğursuz sayılsa da incelenmeye
değer ilginç hayvanlardır. Bir keresinde
apartmanımızın çatısında uçma
denemesi yapan bir yavru karga yere
düşmüştü. Birçok karga, başına
üşüşüp onu yuvasına kaldırmaya
çalışmıştı. Çin’de yaşayan bir karga
türünün de kendi yavrularından önce
kör kargaları doyurduğunu biliyorum.
Ayrıca kargalar kendilerine yapılan
kötülüğü asla unutmazlar. İlk fırsatta
bunun acısını çıkarmaya çalışırlar.
Bu yüzden de dikkat etmek gerekir.

Yavruyken aldık onu. Siyah, kıvırcık
tüyleri vardı. Kulakları küçücüktü.
Her tarafı koklardı. Sütü şapırdata
şapırdata içerdi. Havlaması bile çok
komikti. Onu tüm aile çok sevdi. O da
artık ailemizden biriydi.

Dondurma yapmak için öncelikle
kaliteli inek veya keçi sütü bulmak
gerekir. Sütü kaynattıktan sonra
içerisine salep ve şeker karışımı
katılır. Kaynayan karışım soğutulur.
Dondurma makinesi yardımıyla
karışım karıştırılır. Karışım dondurma
kıvamına geldikten sonra satışa
sunulur.

Evimiz, uzaktan bakınca büyük
kestane ağaçları arkasında kaybolmuş
gibiydi. Etrafı buram buram iğde
kokusu sarmıştı. Bahçeden de gümüş
söğütler altındaki derenin şırıltısı
duyuluyordu.

Sayıları gün geçtikçe azalan Van
kedilerinin özellikleri saymakla bitmez.
Kendi isteğiyle suda yüzmeyi
ve suyla oynamayı seven tek kedi
türüdür. Vücutları uzun ve kaslı bir
yapıdadır. Zeki ve enerjiktirler. Küçük
nesnelerle oynamayı da çok severler.

Her gün çok sayıda atık ortaya çıkar.
Bu atıklar o kadar çeşitlidir ki! Boş
plastik kaplar ve şişeler, bitmiş piller,
ambalaj malzemeleri, karton kutular,
eski giysiler, kırılmış oyuncaklar,
bozuk aletler, eski gazeteler, naylon
torbalar... Üstelik bu atıklar çevre
kirliliğine de yol açar. Atıklarımızın
bazıları doğada yok olmadan yüzyıllarca
kalabilir. Bu yüzden atıklarla
baş edebilmenin en mantıklı yolu,
daha az atık oluşmasını sağlamaktır.

Ateş böceğine sormuşlar:
– Geceleri parlayan böcek! Neden
gündüz ortalıkta görünmüyorsun?
Ateş böceği cevap vermiş:
– Ben gece de gündüz de ortadayım,
bir yere kaybolduğum yok.
Fakat gündüzleri güneşin ışığının
yanında benimki görünmeyecek
kadar sönükleşiyor.

Çiçek açmış ağaçlara bak ne güzel;
Gel bizim olsun serçelerin neşesi!
Gel seninle kırlara açılalım gel!
Neler vadetmiyor akarsuyun sesi!

Bugün bayram erken kalkın çocuklar,
Giyelim en güzel giysileri,
Elimizde taze kır çiçekleri,
Üzmeyelim bugün annemizi.

İnsan bir işi yaparken karşısına
bilmediği birçok şey çıkar. Bunları
doğru - yanlış demeden yapmamalı,
bilenlere sorup öğrenmelidir. Bildiğini
sandığı işlerde de yanılabilir. Onlar
için de bilenlerin düşüncesini alırsa
yanılmayı önlemiş ve boş yere yorulmamış
olur.

Güneyden esen yel bile
İnceltemiyor buzları.
Nerede kaldı göçücü kuşlar,
Diyoruz denize bakarak.
Güven Turan

İçinde bulunduğumuz anda yapılması
gereken bir işi ertesi güne bırakmanın
türlü sakıncaları vardır. Yarın
daha önemli bir iş çıkabilir ve bugünkü
işten önce onun yapılması gerekir,
bugünkü iş yine kalır. Ya da yarın
çıkacak başka işler bugünküne
ekleneceğinden hepsini yapmaya
vakit yetmez...

Sen yeter ki güzelce bak çevrene. O
zaman bir serçenin yürüyüşü bile
seni mutlu eder. Güneş doğunca
dünyaya, senin de için aydınlanır.
Ufuklara kanat çırpan kuşlar, yeniden
umutlandırır seni. Sen yeter ki güzel
görmeyi iste.

İlkokul ikinci sınıftayken Ömer Seyfettin
okuduğum için çevremdekiler
“Bu yaşta Ömer Seyfettin mi okunur?”
derlerdi. Oysa benim gibi
birçok çocuğun onun kitaplarını
okuduğunu biliyorum. Öte yandan
çocuk kitabı olarak bilinip de yetişkinler
tarafından okunan kitaplar da var.
Edmondo de Amicis’in “Çocuk Kalbi”
romanı bunun en güzel örneğidir. Bu
yüzden kitaplar ve yazarlar hakkında
bu tür sınırlamalar yapmak çok doğru
gelmiyor bana.

Gel bahar, gel bahar... Yakınlarda gül,
Sulara renginden armağan bırak;
Ufuklarda gezin, göklere süzül
Sonra yavaş yavaş in, içime ak...
(Halide Nusret Zorlutuna)