Balıkçıların en büyük üzüntüsü
insanlar tarafından denizlerin kirletilmesi.
Deniz, balıkçıların tek geçim
kaynağı olduğundan bu kaynağın
kurumasını, denizin bize sunduğu
çeşitliliğin azalmasını istemiyorlar.

En iyi arkadaşım Kayra ile evimizin
bahçesinde oynuyorduk. Kendisinden
büyük bir yiyeceği taşımaya
çalışan minik karınca dikkatimi çekti.
Yiyeceği sımsıkı tutmasına rağmen
bir türlü ilerleyemiyor ve yuvarlanıyordu.
Ona yardım etmek için küçük
bir yaprak aldım. Minik karıncayı
yaprağın üstüne çıkarıp yuvasının
önüne bıraktım. Minik karınca ne
hissetti bilmem ama ben çok mutlu
olmuştum.

Elimize bir kitap aldığımızda, ilk
gördüğümüz şey, beyaz sayfaların
üzerine siyahla yazılmış cümlelerdir.
Oysa okuduğumuzda, içlerinde ne
kadar renkli ve canlı öyküler bulunur.
İşte, bu nedenle kitap okumadan
önce hedefimiz “okuduğumuzu
hayalimizde canlandırmak” olmalı.
Yalnızca o zaman, kitapların rengârenk
ve büyüleyici dünyasını keşfedebiliriz.

Erzurum denilince akla ilk gelen
doğal güzelliklerden biri de Tortum
Şelalesi’dir. Bu şelale, Tortum Gölü’nün
kıyısında bulunur. (Göl, Tev
Vadisi’nin ortasından geçen çayın,
toprak ve kayalarla kapanması
sonucu oluşmuştur.) Gölün sonundan,
48 metre yükseklikten dökülür.

Güler yüz, her şeyden evvel insana
cesaret verir. Çünkü böyle insanlar,
hoşgörülü ve affedicidir. Örnek
olarak ilk adım için çabalayan bir
çocuk, üstünde toplanan gülüşlerden
güç alarak yürümek için gayret
gösterir. Aynı çocuk, asık yüzlerle
seyredildiğinde ise emeklemekten
bile çekinir.

Giderek artan şehir ışıkları, pek çok
hayvanın doğal yaşamını olumsuz
etkiliyor. Peki ya bitkiler nasıl etkileniyor?
Bilim insanları bunu anlamak
için İngiltere’de bir deney yapmışlar.
Işık kirliliğinin en yoğun olduğu
bölgelerde bazı ağaçların daha erken
çiçek açtığını gözlemlemişler. Bu
çalışmayla ışık kirliliğinin doğa için
ne kadar ciddi bir tehlike olabileceğini
göstermişler.

Ülkemizdeki gazete ve dergilerin
satış sayıları oldukça düşüktür.
Nüfusumuza oranlandığında durumun
ne kadar kötü olduğu daha net
anlaşılır. Kitap satışlarına baktığımızda
da durum pek farklı değildir.
Hâlbuki yurdun her şehrinde üniversite
açıldı. Anadolu’da neredeyse
lisesi olmayan ilçe kalmadı. Yine de
basılı yayınların satış sayıları yükselmedi.

Doğada su, bitmeksizin, tıpkı bir
çember gibi döner. Başı sonu yoktur.
Bu döngü, dünya var olduğundan
beri tekrarlanır. Su; denizlerden,
göllerden, nehirlerden güneş enerjisi
ile buharlaşır. Buhara dönüşen su,
yükselerek bulutları oluşturur, soğuyan
bulutlar yağışlara dönüşerek
yağmur, kar, dolu biçiminde tekrar
yeryüzüne ulaşır.”

Televizyon ve gazete haberlerine
dikkat ediyor musunuz? Haberlerde “
küresel ısınma” ve “iklim değişikliği”
denildiğini duymuşsunuzdur. Peki,
kasırga, fırtına, tsunami, sel ve
kuraklık konularında neler biliyorsunuz?
Birçok bilim insanı, bu doğa
olaylarının sayılarının son yıllarda
artmasının nedenini küresel ısınmaya
bağlıyorlar. Bu konuda tüm dünyada
çok önemli çalışmalar ve araştırmalar
yapılıyor.

1. Kitapları masasının üzerine yığıp
bizi de masanın başına toplardı.
2. Biz de her kitabı inceleyip beğendiğimiz
bir tanesini ödünç alırdık.
3. Öğretmenimiz haftada bir gün
elinde kitap dolu çantalarla sınıfa
girerdi.
4. Sonra bize, istediğimiz kitapları
alıp inceleyebileceğimizi söylerdi.

1. Geçen sene dallarında konakladığı
meşe ağacını aramaya başlamış
fakat bulamamış.
2. Kırlangıç, her sonbahar güneye
göç edermiş.
3. Ilık bir ilkbahar sabahı yine sevinçle
ormana dönmüş.
4. İlkbahar gelince de geri dönermiş.

1. Uyanır uyanmaz pencereye yönelerek
camı açtı.
2. Sonra dışarıya çıkıp köpeğini
besledi.
3. Pınar, o sabah erkenden uyandı.
4. Mis gibi havayı bir süre içine çekti.

1. İçeri girer girmez sözlüklere bakmak
istediğini söyledi.
2. Ücretini ödedikten sonra sözlüğün
sayfalarını çevire çevire dükkândan
çıktı.
3. Sonra gözlerini kalın ciltlerin üzerinde
gezdirdi.
4. Dükkâna bir müşteri geldi.
5. “Bunu alıyorum.’’ diyerek seçtiği
sözlüğü bana doğru getirdi.

1. Bahçedeki masaya oturup sohbet
etmeye başladık.
2. Biz sohbet ederken öğretmenimin
eşi de bize kek ve çay getirdi.
3. Ziyaretine gittiğimde öğretmenim
çimenleri suluyordu.
4. Beni görünce işine ara verdi.

1. Arıcık, sabah gün ışığıyla birlikte
kovanından çıktı.
2. Başını çiçeğin içine daldırdı.
3. Ondan sonra ilk nergisin üzerine
kondu.
4. Kovanın çevresinde şöyle bir döndü.

1. Bu yüzden dünyada pek az kitap
vardı.
2. Bunun ne kadar güç bir iş olduğunu
tahmin edersiniz.
3. Yüzlerce yıl önce kitaplar elle yazılırdı.
4. Bunlar çok pahalı satıldığından
ancak zenginler tarafından satın
alınıyordu.

1. Eliyle kapının kolunu yokladı.
2. Uzun boylu bir adam evinin önüne
geldi.
3. Koridordan salona geçti.
4. Yavaş yavaş kapıyı açtı.