Cevap:Benden Taşanlar (3.5.2014 12:20:32)
uzun zamandır yazmak istiyordum dedem saydığım adam hakkında. GABRİEL GARCİA MARQUEZ..... onunla ilgili aklımdan geçenleri paylaşmak istiyordum. size onu anlatmak. ruhumu şekillendiren yazarların başında geldiğini, okudukça dedem gibi olduğunu, kelimeleriyle sarınıp sarmalandığımı... ama zaman bulamadım, erteledim, derken O öldü geçenlerde. acı birikti içimde. dolup taşmasını, kelimelere dökülmesini bekledim. sanırım o an geldi.
ir tanrı varsa, ondan sonra en çok canlı yaratan kudret, Balzac diye bilinir. Bizim, çağdaşı olma keyfini ve gururunu tattığımız Marquez ise, kâinatta, hiç kesintisiz en uzun süren yağmuru yağdıran kudrettir. (Yüzyıllık Yalnızlık) toprağı hiç değilse kuraklıktan böyle sıyrıldı: Çünkü (yağmur tam dört yıl, on bir ay, iki gün yağdı.)
Hayatı boyunca tanışmak istediği tek kişinin Charlie Chaplin olduğunu söyleyen Lenin, Kafka için de şöyle demişti: (Tek bir gerçek Bolşevik yazar vardır, o da Franz Kafka'dır.) Biz de Türkiye'den bakarsak, oldukça yoğun bir mutabakatla şöyle diyebiliriz sanıyorum: Dünyanın iki büyük realist yazarından biri Kafka ise, diğeri de Marquez'dir. En son olarak Hrant Dink ile ama aslında birçok faili meşhur cinayette (Kırmızı Pazartesi) romanını anımsamayan kaç kişi vardır ki? Kafka'nın (Dava)sını da her dönemde aratmış akıl dışı örneklerin bu kadar çok olduğu topraklarda üstelik.
(Anlatmak için yaşadığını) söyleyen Marquez'in anlatıcılığında, yazıdan çok konuşmaya dayanan bir yan vardı. Onu (büyülü gerçekçiliğin) devi haline getiren bu özellik gücünü müthiş bir halk deyişçiliğinden, masal ve efsane anlatımından, yerelin evrenseli en çok ilgilendiren (ilgilendirmesi gereken) özgünlüğünden almaktaydı.
Ailesinin yoksulluğu dolayısıyla, Kolombiya'da çok sık rastlanan bir yöntemle, büyütülmesi için temelli olarak büyükanne ve babasının himayesine verilen, onları aile belleyen (Gabo), anneannesinin efsunlu masallarından, onun edebi uyanışını da kamçılayan Kafka'nın çarpıcı (Dönüşüm)üne kadar, temsilcisi olduğu akımın iklimini fazlasıyla solumuş oldu. Devasa bir halk edebiyatı örneğiydi, hem de kendi ödüllü kitabını reddedecek kadar!
Sadece kendi ülkesinde değil, Latin Amerika'nın tamamında sosyalistlere, gerilla mücadelesi yürütenlere açık bir şekilde destek vermekten hiç çekinmedi. Fidel Castro ile dostluğu dahi eleştiri konusu olabilirken, o bazı örgütlere yaptığı maddi manevi destekleri bile hiçbir zaman gizlemedi. Nobel ödülü ise Marquez gibi büyük bir yazar için iki şey ifade ediyordu: Uzun süre yasaklı olduğu ülkesine dönmesi yönünde yapılan davet ve er ya da geç tüm dünyaya yayılacak eserlerinin biraz daha erken duyulmaya başlaması. O kadar. (Yazmayı sürdürmek isteyen ünlü bir yazar şöhrete karşı kendisini daima korumalıdır) diyordu.
(Benim Hüzünlü Orospularım) adındaki romanının yayınlanmasından sonraki sene, (Bu yıl, benim ilk kez tek bir kelime bile yazmadığım bir yıl oldu) diyecekti. Ve bir daha da yazmadı. Bu gönülsüz vedanın sebebi, demans hastalığıydı. Ortak hafızamızı oluşturan en büyük yazarlardan biri, hayatının son demlerinde unutkanlıkla da sınanacaktı. (Kolera Günlerinde Aşk)ta kendi anne babasının aşk hikâyesini anlatan Marquez'e (keşke)si sorulduğunda verdiği cevap ise dikkat çekiciydi: (Hayatta pişman olduğum tek şey bir kızımın olmayışı.)
Marquez'in âşık kahramanları, dokundukları şeylerin rengini değiştirebiliyorlardı. Bunun gerçek olamayacağını kim iddia edebilir? Böylesi bir tutku, kimi dünyanın sıradanlığına boyun eğmeye ikna edebilir? Cesaret karşısında, kurgulanmış hangi sınır sonsuza dek aşılmaz kalabilir? Kaleminin değdiği yeri kendi efsunlu hakikatinin rengine büründüren bir yazarın yok olduğuna, çiçekler, kediler, cinler ve insanlar nasıl inanabilir?
Gabo da artık kâinatta bir renktir. (Bir sona geldiğin için üzülme, onu yaşadığın için gülümse)diyen bir ses. Yalnızlığı getiren değil, onu sonlandıran bir nefes.
Marquez için teşekkürler hayat, hakikat için teşekkürler Marquez!
Ekler
-------------------------------------------
marquez.jpeg (Gösterim:0)
-------------------------------------------
İmza: