Film Tanıtımları
Cevap:Film Tanıtımları (24.7.2013 21:37:00)
Katiliyorum hocam. Kendileri aynı şeyi yıllarca filistin e yaptı. zalimlikten anladıklarını, empati kurabileceklerini düşünüyor insan. ama hayır, bu kez onlar zalimleşiyor. sanırım dünyanın düzeni böyle. güçlü olan kimse, illa ezecek. yani pek çok düşünürün söyledikleri gibi, iktidar kirletir.
İmza:
Katiliyorum hocam. Kendileri aynı şeyi yıllarca filistin e yaptı. zalimlikten anladıklarını, empati kurabileceklerini düşünüyor insan. ama hayır, bu kez onlar zalimleşiyor. sanırım dünyanın düzeni böyle. güçlü olan kimse, illa ezecek. yani pek çok düşünürün söyledikleri gibi, iktidar kirletir.
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Cevap:Film Tanıtımları (25.7.2013 03:09:45)
Alıntı
Bunu izlemiştim.Sahiden güzeldi.
İmza:
Alıntı
Alıntı Sahibi: Travis Driver
şimdi de pan ın labirenti.
yönetmenin takipçisiyim. ama hollywood a transfer olmayaydı, iyiydi.
10 yaşındaki Ofelia, hamile ve hasta olan annesiyle birlikte 1944 yılında İspanya iç savaşı sürerken yüzbaşı olan üvey babasının yanına taşınır. Ofelia ve annesinin yeni taşındıkları bu ev aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Labirentin içerisindeki Pan adındaki gerçeküstü bir yaratık, küçük kızın tüm yaşamını değiştirecektir.
Film; fantastik bir kurguyla İspanya iç savaşına ait gerçekçi ve siyasi bir arka planı birlikte başarıyla işlemiştir. Javier Navarrete'in hazırladığı müzikler ve soundtrack albüm de büyük ilgi görmüştür.
Yabancı film dalında 3 oscar sahibidir. Yerli ve yabancı çeşitli festivallerden 68 ödül almış ve 58 ödüle de aday gösterilmiştir. Bu özelliğinden dolayı İspanyol sinemasının son dönem en başarılı filmlerinden birisi olmuştur.
film, gerçekliğin sinir gerilimlerinden kurtararak, masaldaki sıcaklığı, güveni hissettirip tekrar gerçeğin en soğuk yüzünü sunuyor aslında, her ne kadar fazla hayalci iseniz, istediğiniz sona inanabilme fırsatı da sunmuş. yani aslında biraz da acımış burda senarist izleyicisine.
şimdi de pan ın labirenti.
yönetmenin takipçisiyim. ama hollywood a transfer olmayaydı, iyiydi.
10 yaşındaki Ofelia, hamile ve hasta olan annesiyle birlikte 1944 yılında İspanya iç savaşı sürerken yüzbaşı olan üvey babasının yanına taşınır. Ofelia ve annesinin yeni taşındıkları bu ev aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Labirentin içerisindeki Pan adındaki gerçeküstü bir yaratık, küçük kızın tüm yaşamını değiştirecektir.
Film; fantastik bir kurguyla İspanya iç savaşına ait gerçekçi ve siyasi bir arka planı birlikte başarıyla işlemiştir. Javier Navarrete'in hazırladığı müzikler ve soundtrack albüm de büyük ilgi görmüştür.
Yabancı film dalında 3 oscar sahibidir. Yerli ve yabancı çeşitli festivallerden 68 ödül almış ve 58 ödüle de aday gösterilmiştir. Bu özelliğinden dolayı İspanyol sinemasının son dönem en başarılı filmlerinden birisi olmuştur.
film, gerçekliğin sinir gerilimlerinden kurtararak, masaldaki sıcaklığı, güveni hissettirip tekrar gerçeğin en soğuk yüzünü sunuyor aslında, her ne kadar fazla hayalci iseniz, istediğiniz sona inanabilme fırsatı da sunmuş. yani aslında biraz da acımış burda senarist izleyicisine.
Bunu izlemiştim.Sahiden güzeldi.
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Mahir Emre K.,
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:18:50)
mediterraneo - akdeniz.
1991 yapımı bir italyan filmi.
1992 en iyi yabancı film oscar ödülü.
yönetmen : gabriele salvatores
oyuncular : diego abantantuono, claudio bigagli, guiseppe cederna, claudio bisio.
2. dünya savaşı'nda yunanistan'ın meis adasına (kaş'ın hemen karşısındaki ada, rumca'da "göz" demekmiş) çıkan bir grup italyan askerinin başından geçenler konu edilir. barış yanlısı mesajlarıyla dikkat çeken film; rahat temposu, içten havası ve etkileyici sahneleriyle 1992 yılında dünyada ve ülkemizde büyük ilgi görmüştü.
insanda meis'i görme dürtüsü uyandıran, yılın hangi zamanı izlenirse izlensin şarap, güneş, aşk ve masmavi denizin tuzlu kokusunu her izleyişte buram buram hissettiren, müzikleriyle coşkuyla dans ettiren, her yönüyle sıcacık, yaşam dolu, huzur dolu bir film.bir tek el bile silah atılmayan bir savaş filmi. 18 yaşındayken izlemiştim, içimi açmıştı..
Ekler
-------------------------------------------
mv5bntu0mzcwmji0m15bml5banbnxkftztcwodaxntuymq@@__ (Gösterim:1)
İmza:
mediterraneo - akdeniz.
1991 yapımı bir italyan filmi.
1992 en iyi yabancı film oscar ödülü.
yönetmen : gabriele salvatores
oyuncular : diego abantantuono, claudio bigagli, guiseppe cederna, claudio bisio.
2. dünya savaşı'nda yunanistan'ın meis adasına (kaş'ın hemen karşısındaki ada, rumca'da "göz" demekmiş) çıkan bir grup italyan askerinin başından geçenler konu edilir. barış yanlısı mesajlarıyla dikkat çeken film; rahat temposu, içten havası ve etkileyici sahneleriyle 1992 yılında dünyada ve ülkemizde büyük ilgi görmüştü.
insanda meis'i görme dürtüsü uyandıran, yılın hangi zamanı izlenirse izlensin şarap, güneş, aşk ve masmavi denizin tuzlu kokusunu her izleyişte buram buram hissettiren, müzikleriyle coşkuyla dans ettiren, her yönüyle sıcacık, yaşam dolu, huzur dolu bir film.bir tek el bile silah atılmayan bir savaş filmi. 18 yaşındayken izlemiştim, içimi açmıştı..
Ekler
-------------------------------------------
mv5bntu0mzcwmji0m15bml5banbnxkftztcwodaxntuymq@@__ (Gösterim:1)
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:22:17)
il postino- postacı
baş tacı filmlerimden biri.
Sıradan bir İtalyan postacı, ünlü bir şairin mektuplarını taşırken şiir sevmeyi öğrenir. Bu durumu Beatrice adındaki güzeli etkilemek için kullanacaktır. Mektupların sahibi Pablo Neruda'dır. Onun gönderilerinden sorumlu postacı Mario, kısa sürede kendisi ile bir bağ kurar. Ondan aldığı destekle Mario, kendi içindeki cevheri açığa çıkartmayı öğrenir. Ardından da aşka davet zamanı gelir. Film, Antonio Skarmeta'nin 1983 yapımı filminin yeni versiyonudur. Orijinalinde 1970'lerde Şili'deki bir sahil kasabasında geçen olaylar bu kez 1950li yıllarda İtalya'da yaşanıyor. En İyi Film Oscarına aday gösterilen çok az sayıdaki yabancı filmden biridir.
bana "ne kadar çok boş film izlemişim. ne kadar zevksizmişim de bu güne kadar beklemişim." dedirten müthiş film.
Ekler
-------------------------------------------
19548247_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:1)
-------------------------------------------
İmza:
il postino- postacı
baş tacı filmlerimden biri.
Sıradan bir İtalyan postacı, ünlü bir şairin mektuplarını taşırken şiir sevmeyi öğrenir. Bu durumu Beatrice adındaki güzeli etkilemek için kullanacaktır. Mektupların sahibi Pablo Neruda'dır. Onun gönderilerinden sorumlu postacı Mario, kısa sürede kendisi ile bir bağ kurar. Ondan aldığı destekle Mario, kendi içindeki cevheri açığa çıkartmayı öğrenir. Ardından da aşka davet zamanı gelir. Film, Antonio Skarmeta'nin 1983 yapımı filminin yeni versiyonudur. Orijinalinde 1970'lerde Şili'deki bir sahil kasabasında geçen olaylar bu kez 1950li yıllarda İtalya'da yaşanıyor. En İyi Film Oscarına aday gösterilen çok az sayıdaki yabancı filmden biridir.
bana "ne kadar çok boş film izlemişim. ne kadar zevksizmişim de bu güne kadar beklemişim." dedirten müthiş film.
Ekler
-------------------------------------------
19548247_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:1)-------------------------------------------
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:23:32)
az önce çok güzel bir film izledim.
Paris'te Son Konser", gişe rekorları kıran, sinema seyircisinin gönlünü fetheden bir prodüksiyon olarak, 2009 yılının ses getiren filmlerinden oldu... Radu Mihaileanu, Yaşam Treni ve Bir Şans Daha adlı hafif dramlarıyla da, öncesinde büyük başarı kazandı. Fransa'da ilgiyle izlenen Paris'te Son Konser, melodramatik bir anlatımla yine aynı tarzı yakalıyor. Sahte Bolşoy Filarmoni iş başında! Mihaileanu kimlik meselesini sorgularken bu kez mizahın dozunu artırıyor ve malzemeyi klasik müzikle harmanlıyor. Eski orkestra şefi Andrei Filipov, orkestrasının üyelerini yeniden bir araya toplama fırsatını hemen değerlendirir. Tek bir konser için Moskova'dan Paris'e gidecek ve kendilerini Bolşoy Filarmoni olarak tanıtacaklardır. Ancak Andrei'in Paris'te bir işi daha vardır; solo kemancıları olacak genç bir kadınla görüşmesi gerekmektedir. Karanlık sırları nedir? Gerçek Bolşoy ise, nefesini enselerinde hissettirecektir.
klasik müzik sevmeniz şart değil. insanın yüreğine işliyor.
Paris' te Son Konser; baştan sona keyifle izlenen, hikayesi ile biraz tanıdık gelse de, klasik müziğin filmin yapısına başarı ile eklemlendiği, birçok festivalde de övgüyle karşılanmış bir film. Rus toplumunun absürt tarafı ve Yahudi toplumunun ticari kafasına mizahi göndermelerle süslenmiş hikayesi size keyifli dakikalar vadediyor.
Ekler
-------------------------------------------
19559846_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:1)
-------------------------------------------
İmza:
az önce çok güzel bir film izledim.
Paris'te Son Konser", gişe rekorları kıran, sinema seyircisinin gönlünü fetheden bir prodüksiyon olarak, 2009 yılının ses getiren filmlerinden oldu... Radu Mihaileanu, Yaşam Treni ve Bir Şans Daha adlı hafif dramlarıyla da, öncesinde büyük başarı kazandı. Fransa'da ilgiyle izlenen Paris'te Son Konser, melodramatik bir anlatımla yine aynı tarzı yakalıyor. Sahte Bolşoy Filarmoni iş başında! Mihaileanu kimlik meselesini sorgularken bu kez mizahın dozunu artırıyor ve malzemeyi klasik müzikle harmanlıyor. Eski orkestra şefi Andrei Filipov, orkestrasının üyelerini yeniden bir araya toplama fırsatını hemen değerlendirir. Tek bir konser için Moskova'dan Paris'e gidecek ve kendilerini Bolşoy Filarmoni olarak tanıtacaklardır. Ancak Andrei'in Paris'te bir işi daha vardır; solo kemancıları olacak genç bir kadınla görüşmesi gerekmektedir. Karanlık sırları nedir? Gerçek Bolşoy ise, nefesini enselerinde hissettirecektir.
klasik müzik sevmeniz şart değil. insanın yüreğine işliyor.
Paris' te Son Konser; baştan sona keyifle izlenen, hikayesi ile biraz tanıdık gelse de, klasik müziğin filmin yapısına başarı ile eklemlendiği, birçok festivalde de övgüyle karşılanmış bir film. Rus toplumunun absürt tarafı ve Yahudi toplumunun ticari kafasına mizahi göndermelerle süslenmiş hikayesi size keyifli dakikalar vadediyor.
Ekler
-------------------------------------------
19559846_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:1)
-------------------------------------------
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:26:00)
kutup çizgisi aşıkları
Ana ve Otto'nun tüm hayatları, nerede olurlarsa olsunlar, sanki bir şekilde birbirleriyle bağlantılı gibi sürmektedir. Çok önceden Madrid'teki bir okulun çıkışında tanışan ikiliyi aralarına giren zaman ya da mesafe ayıramayacaktır. Bir zamanlar sadece bir kaçamak zevkten can bulan bu ilişki gün geçtikçe derin bir aşka dönüşecektir. İkisi de zamanla asla ayrı kalamayacakları 'o' günün bir gün geleceğini bilerek, hayata dair umutları yükleneceklerdir. İspanyol sinemasının en tanınmış yönetmenlerinden biri olan Julio Medem'in zaman içerisinde popülerliğini arttıran filminin başrollerinde Najwa Nimri ve Fele Martinez var.
orjina ismi "los amantes del circulo polar" olan ispanyol yonetmen julio medem'in yonettigi, basrollerde najwa nimri ve fele martinez'in oynadigi olaganustunden de ote bir film. filmin muziklerini unlu ispanyol muzusyen alberto iglesias yapmistir.
film "otto" ve "ana" isimlerindeki iki cocugun tesaduflerin de yardimiyla baslayan ve devam eden ask hikayelerini anlatiyor.
filmde sembolizm bircok yerde gorulur. "kagit ucak", "kirmizi belediye otobusu", "ren geyikleri", "benzin bitmesi", "tokat atmak", "kutup cizgisi" birer semboldur ve hepsinin ayri bir manasi vardir.
film "otto" ve "ana"nin anlatimiyla olusan bolumlere ayrilmistir. bazi sahnelerde subjektif bir anlatim vardir ve konuyu daha ilgin hale getirir. ayrica filmin baslangicindan beri "falshback"ler ve "foreshadowing"lerle devam eden bir anlatim sekli secmistir julio medem.
kesinlikle sineme tarihinin en iyi 10 romantik filminden biridir. film ispanya'da onemli oduller kazanmistir.
filmin son yarim saati resmen insanin nefesini kesecek guzelliktedir. filmin cekim teknigi ve anlatimi son yarim saatte zirveye ulasir. bir son sahnesi vardir ki... anlatilamaz kesinlikle. bendeniz, film bittikten sonra 10 dk. yerimde donmus, hareket edememisimdir. adeta tas kesilmisimdir. insan uzerinde en az bir haftada gecmeyecek bir etki birakir.
başka bir yorum:
insanın canını acıtan dünya güzeli bir film...o kadar güzel bi müzik eşliğinde, sakin sessizmiş gibi yaparak hüzünlendiriyor ki insanı "ben demiştim" diyesi geliyor bazılarına...ama diyor muyum ...hayır çünkü herkesin sanırım kendi ögrenip büyümesi gerek bir şekilde... belki ben birgün bunların sadece filmlerde oldugunu anlayacagım kimbilir...
Ekler
-------------------------------------------
19547654_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:0)
-------------------------------------------
İmza:
kutup çizgisi aşıkları
Ana ve Otto'nun tüm hayatları, nerede olurlarsa olsunlar, sanki bir şekilde birbirleriyle bağlantılı gibi sürmektedir. Çok önceden Madrid'teki bir okulun çıkışında tanışan ikiliyi aralarına giren zaman ya da mesafe ayıramayacaktır. Bir zamanlar sadece bir kaçamak zevkten can bulan bu ilişki gün geçtikçe derin bir aşka dönüşecektir. İkisi de zamanla asla ayrı kalamayacakları 'o' günün bir gün geleceğini bilerek, hayata dair umutları yükleneceklerdir. İspanyol sinemasının en tanınmış yönetmenlerinden biri olan Julio Medem'in zaman içerisinde popülerliğini arttıran filminin başrollerinde Najwa Nimri ve Fele Martinez var.
orjina ismi "los amantes del circulo polar" olan ispanyol yonetmen julio medem'in yonettigi, basrollerde najwa nimri ve fele martinez'in oynadigi olaganustunden de ote bir film. filmin muziklerini unlu ispanyol muzusyen alberto iglesias yapmistir.
film "otto" ve "ana" isimlerindeki iki cocugun tesaduflerin de yardimiyla baslayan ve devam eden ask hikayelerini anlatiyor.
filmde sembolizm bircok yerde gorulur. "kagit ucak", "kirmizi belediye otobusu", "ren geyikleri", "benzin bitmesi", "tokat atmak", "kutup cizgisi" birer semboldur ve hepsinin ayri bir manasi vardir.
film "otto" ve "ana"nin anlatimiyla olusan bolumlere ayrilmistir. bazi sahnelerde subjektif bir anlatim vardir ve konuyu daha ilgin hale getirir. ayrica filmin baslangicindan beri "falshback"ler ve "foreshadowing"lerle devam eden bir anlatim sekli secmistir julio medem.
kesinlikle sineme tarihinin en iyi 10 romantik filminden biridir. film ispanya'da onemli oduller kazanmistir.
filmin son yarim saati resmen insanin nefesini kesecek guzelliktedir. filmin cekim teknigi ve anlatimi son yarim saatte zirveye ulasir. bir son sahnesi vardir ki... anlatilamaz kesinlikle. bendeniz, film bittikten sonra 10 dk. yerimde donmus, hareket edememisimdir. adeta tas kesilmisimdir. insan uzerinde en az bir haftada gecmeyecek bir etki birakir.
başka bir yorum:
insanın canını acıtan dünya güzeli bir film...o kadar güzel bi müzik eşliğinde, sakin sessizmiş gibi yaparak hüzünlendiriyor ki insanı "ben demiştim" diyesi geliyor bazılarına...ama diyor muyum ...hayır çünkü herkesin sanırım kendi ögrenip büyümesi gerek bir şekilde... belki ben birgün bunların sadece filmlerde oldugunu anlayacagım kimbilir...
Ekler
-------------------------------------------
19547654_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:0)-------------------------------------------
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:30:33)
küçük gün ışığım
Hoover ailesi, uzaktan bakılırsa oldukça sıradan ve modern bir Amerikan ailesidir. Ancak birbirlerine taban tabana zıt üyeleriyle ve çatışmalarıyla aslında hiç de öyle değildir. Küçük, akıllı ancak şişman kızları Olive'in tüm hayali ülkenin öteki yakasında düzenlenecek bir güzellik yarışmasına katılmaktır. Eski bir minibüse atlayarak yola çıkan aile, bu yolda bir aile olmanın ne demek olduğunu yeniden keşfedecektir.
Amerikan Bağımsızlarının son dönemdeki yüz aklarından biri olan Küçük Gün Işığım, özellikle Steve Carell'in enfes oyunculuğuyla ve tatlı mizahıyla şenleniyor.
sevgi ne demektir, insan birini sevdiğini kendine ne zaman itiraf etmeye karar verir, masumiyetin sınırları nerede başlar nerede biter, gerçek güzellik samimi olan mıdır yoksa planlanmış olan mı, bir grup yalnız bir araya gelirse kendilerini yalnız hissetmeye devam eder mi, insanın kendinden vaz geçmesi başkaları ile iletişim kurmasının öncelikli şartı mıdır, hayat neden acı verir, kaybetmek nedir, kazanan kimdir sorularını sordurmayı hedeflediğini ve bunu başardığını düşündüğüm film.
Ekler
-------------------------------------------
19551013_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:1)
-------------------------------------------
İmza:
küçük gün ışığım
Hoover ailesi, uzaktan bakılırsa oldukça sıradan ve modern bir Amerikan ailesidir. Ancak birbirlerine taban tabana zıt üyeleriyle ve çatışmalarıyla aslında hiç de öyle değildir. Küçük, akıllı ancak şişman kızları Olive'in tüm hayali ülkenin öteki yakasında düzenlenecek bir güzellik yarışmasına katılmaktır. Eski bir minibüse atlayarak yola çıkan aile, bu yolda bir aile olmanın ne demek olduğunu yeniden keşfedecektir.
Amerikan Bağımsızlarının son dönemdeki yüz aklarından biri olan Küçük Gün Işığım, özellikle Steve Carell'in enfes oyunculuğuyla ve tatlı mizahıyla şenleniyor.
sevgi ne demektir, insan birini sevdiğini kendine ne zaman itiraf etmeye karar verir, masumiyetin sınırları nerede başlar nerede biter, gerçek güzellik samimi olan mıdır yoksa planlanmış olan mı, bir grup yalnız bir araya gelirse kendilerini yalnız hissetmeye devam eder mi, insanın kendinden vaz geçmesi başkaları ile iletişim kurmasının öncelikli şartı mıdır, hayat neden acı verir, kaybetmek nedir, kazanan kimdir sorularını sordurmayı hedeflediğini ve bunu başardığını düşündüğüm film.
Ekler
-------------------------------------------
19551013_jpg-r_160_240-b_1_d6d6d6-f_jpg-q_x-xxyxx. (Gösterim:1)-------------------------------------------
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): M. Can,
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:34:13)
film tanıtımlarını dalgınlıkla sinema günleri forumuna yazmışım. buraya tanıtım oraya eleştirilerimizi yazalım da karışmasın. şeniz hanım gibi düzenli olalım.
İmza:
film tanıtımlarını dalgınlıkla sinema günleri forumuna yazmışım. buraya tanıtım oraya eleştirilerimizi yazalım da karışmasın. şeniz hanım gibi düzenli olalım.
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Svcn Svcn,
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:40:00)
bugüne kadar isimlerini söyleyip geçtiklerim hariç, 20 film tanıtmışım size. umarım beğenerek izlersiniz. destek ve teşekkürleriniz için teşekkür etmek istedim. film tanıtımları sürecek. ama arada dizilere de yer vermek istiyorum. nasıl olur?
İmza:
bugüne kadar isimlerini söyleyip geçtiklerim hariç, 20 film tanıtmışım size. umarım beğenerek izlersiniz. destek ve teşekkürleriniz için teşekkür etmek istedim. film tanıtımları sürecek. ama arada dizilere de yer vermek istiyorum. nasıl olur?
İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Hanife Şimşek, Jonathan Livingston,
Cevap:Film Tanıtımları (1.8.2013 14:46:35)
Alıntı
Merhaba öğretmenim. İyi olur elbbette. Hatta sizin önerilerinizi Noepopiler Sinemaya Alternatif Öneriler adlı bir fasikülde toplasak yeridir yani
İmza:
Alıntı
Alıntı Sahibi: Travis Driver
bugüne kadar isimlerini söyleyip geçtiklerim hariç, 20 film tanıtmışım size. umarım beğenerek izlersiniz. destek ve teşekkürleriniz için teşekkür etmek istedim. film tanıtımları sürecek. ama arada dizilere de yer vermek istiyorum. nasıl olur?
bugüne kadar isimlerini söyleyip geçtiklerim hariç, 20 film tanıtmışım size. umarım beğenerek izlersiniz. destek ve teşekkürleriniz için teşekkür etmek istedim. film tanıtımları sürecek. ama arada dizilere de yer vermek istiyorum. nasıl olur?
Merhaba öğretmenim. İyi olur elbbette. Hatta sizin önerilerinizi Noepopiler Sinemaya Alternatif Öneriler adlı bir fasikülde toplasak yeridir yani
İmza: