Forum | Sınıf Öğretmeniyiz Biz | Sınıf Öğretmenlerinin Kaynak Sitesi | http://www.sinifogretmeniyiz.biz
Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri..


Şeniz  Karaşah
Bilge Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (senizkarasah)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (24.6.2013 23:08:09)

Yangın
     
               
Yanıyor! Yanıyor! Müthiş terrakeler
Çekiyor aguşuna o adüvv-i beşer
Valdeler haneler yetimler
Semaya kalkmış istimdat eden eller
Valdesiz pedersiz kalmış masumlar
Gaipten Halikten medet bekler
Bir zaman pür-gurur gezen zenginler
Şimdi hakir
Bakıyor bu nar-ı cehenneme gözler dalıyor
Ağır ağır
Her yerde ah ü enin
Her yerde iftirak
Talilerine isyan ediyor
Bütün bu halk.

6 Kanun-ı evvel 1330 (19 Aralık 1914)

Nazım Hikmet RAN

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (25.6.2013 11:07:37)

Ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl: bana ışığı vuran yârimin cemâlidir...

Nazım Hikmet Ran

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Şeniz Karaşah,
Mahir  Emre K.
Tecrübeli Üye - 2.Sınıf Öğretmeni
- (travis)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (25.6.2013 12:02:31)

Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları

1
Senin adını
kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım.
Malum ya, bulunduğum yerde
ne sapı sedefli bir çakı var,
(bizlere âlâtı-katıa verilmez),
            ne de başı bulutlarda bir çınar.
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
gökyüzünü başımın üstünde görmek
                                                  bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım,
hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak
                                                                yasak.
Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
                                           şarkı söylüyorum karıcığım.
Hem, ne dersin,
o berbat, ayarsız sesim
                      öyle bir dokunuyor ki içime
                                                      yüreğim parçalanıyor.
Ve tıpkı o eski
        acıklı hikâyelerdeki
yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek,
mavi gözleri ıslak
kırmızı, küçücük burnunu çekerek
               senin bağrına sokulmak istiyor.
Yüzümü kızartmıyor benim
              onun bu an
                             böyle zayıf
                                       böyle hodbin
                                                 böyle sadece insan
                                                                                oluşu.

Belki bu hâlin
fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır.
Belki de sebep buna
                     bana aylardır
                     kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
                                                                bu demirli pencere
                                                                     bu toprak testi
                                                                          bu dört duvardır...

Saat beş, karıcığım.
Dışarda susuzluğu
                               acayip fısıltısı
                                           toprak damı
ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran
                                                         bir sakat ve sıska atıyla,
yani, kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
dışarda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla
ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı.

Bugün de apansız gece olacaktır.
Bir ışık dolaşacak yanında sakat, sıska atın.
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan
                                                                bu ümitsiz tabiatın
ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
Yine o malum sonuna erdik demektir işin,
yani bugün de mükellef bir daüssıla için
yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamam.
Ben,
ben içerdeki adam
yine mutad hünerimi göstereceğim
ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
suzinâk makamından bir şarkı ağzıyla
yine billâhi kahredecek dil-i nâşâdımı
seni böyle uzak,
seni dumanlı, eğri bir aynadan seyreder gibi
                                                                kafamın içinde duymak...

2
Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar.
Dışarda, bozkırın üstünde birdenbire
taze toprak kokusu, kuş sesleri ve saire...
Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar,
dışarda bozkırın üstünde pırıltılar...
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet,
                                              suyu donmayan testi
ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş,
artık o her gün öğle vaktine kadar,
bana yakın, benden uzak,
sönerek, ışıldayarak
                               yürür...
Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara,
başlar tutuşmaya demirli pencerenin camı :
                                                     dışarda akşam olur,
                                                     bulutsuz bir bahar akşamı...
İşte içerde baharın en kötü saatı budur asıl.
Velhasıl
o pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle
bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı
                                                              hürriyet denen ifrit...
Bu bittecrübe sabit, karıcığım,
                                         bittecrübe sabit...

3
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
                                                  bu kadar mavi
                                                  bu kadar geniş olduğuna şaşarak
                                                  kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...

1938
Eklenme Tarihi: 13.08.1999

Nazım Hikmet Ran



İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Şeniz Karaşah,
Ahmet  Öztürk
Aktif Üye - Veli
- (misterno_17)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (25.6.2013 16:17:56)

BİR FİKİR

Ne güzel denilen bir yüze değil,
Sevdaya vurgundur benim bu gönlüm
Geceye mehtaba gündüze değil
Hayata bağlıdır kalpteki düğüm

Göğsüme hangi renk saçlar yayılsa
Kalbimi saracak gölge aynıdır
O ruh Kabe'de de secde kılsa
Duanın gittiği ülke aynıdır


İmza:"şimdi elini vicdanına koy...bulamadın değil mi..?"
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Hanife Şimşek, Şeniz Karaşah,
Hanife  Şimşek
Uzman Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (simsek67)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (25.6.2013 21:15:35)

Abe şair,
bizim de bir çift sözümüz var
aşka dair.
O meretten biz de çakarız biraz..
Deli çığlıklar atıp avaz avaz
burnumun dibinden gelip geçti yaz
sarı tahta vagonları ter, tütün ve ot kokan
bir tren gibi.
Halbuki ben istiyordum ki gelsin o
kırmızı bakır bakracında bana
sıcak süt getiren gibi...
Fakat neylersin, yaz böyle gelmedi,
yaz böyle gelmiyor,
böyle gelmiyor, hay anasını... şey!..
EEEEEEEEEY...
Kızım, annem, karım, kardeşim sen
başında güneşler esen
altın gözlü çocuk,
altın gözlü çocuğum benim;
deli çığlıklar atıp avaz avaz
burnumun dibinden gelip geçti de yaz,
ben, bir demet mor menekşe olsun getiremedim sana!
Ne haltedek, dostların karnı açtı
kıydık menekşe parasına!
NAZIM HİKMET RAN



İmza:İnsanların kanatları yok,insanların kanatları yüreklerinde.          N.H. RAN
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Ahmet Öztürk, Mahir Emre K.,
Jonathan  Livingston
Çalışkan Üye - 3.Sınıf Öğretmeni
- (martijonathan)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (26.6.2013 17:49:27)

Nazım'ım...
Ekler
-------------------------------------------

nazim.jpg (Gösterim:72)

-------------------------------------------


İmza:Onun yanında benim kendimi gerçekleştirmem başarısızlığa uğrayamazdı.
Bu mesaja teşekkür edenler:(4): Mahir Emre K., Ahmet Öztürk, Hanife Şimşek, Şeniz Karaşah,
Ahmet  Öztürk
Aktif Üye - Veli
- (misterno_17)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (27.6.2013 16:09:18)

Af
Bin bir gece kitabını bıraktım.
Bir cıgara yaktım.
Bıktım
demirlerin arasından:
Sihirli bir ayna gibi ışıldamakta
yıldızların
her bir tanesi.

Gece.
Bursa mahpushanesi..
Kuş uçmaz kervan geçmez
karanlık bir gölün
dalgalandı suyu.
Heyecanda, alt
kat
«Birinci Cinayet» malta boyu;
sivri siyah
külâhlılar
heyecanda.
Dudaklar bembeyaz
alınlar kırışık.
Bir duvar çatlağından
sızdı bir damla ışık.
Körlerin şehri
homurtularla ileri!
Körler
karanlıklarındaki rüyaya gidiyorlar!
«Af var!»
diyorlar,
«Çıkacağız
şapkayı yana
yıkacağız.
Toprak
güneş
kadın
hava..
Vapura bin, tirene bin
bin tramvaya!
Kelepçesiz
jandarmasız
tek başına
yapayalnız
gezin
dolaş!
Ormanda yat, dağları aş!
Dolaş, dolaşabildiğin kadar!»

Heyecanda sivri siyah külâhlılar!

Hapislik olmuyor dalga geçmeden…
Halbuki ben....
Baktım ki, elimde bitmiş cıgaram
bîr nefes içmeden.


İmza:"şimdi elini vicdanına koy...bulamadın değil mi..?"
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Hanife Şimşek, Şeniz Karaşah,
Hanife  Şimşek
Uzman Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (simsek67)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (27.6.2013 16:33:55)

Geldi dört güvercin
suda yikanmak icin.
Su mahpusane yalagindaydi.
ve günes
güvercinlerin
gözünde, kanadinda, kırmızı ayağındaydı.
girdi dört güvercin
yıkanmak icin
suyun icine.
ve kederli toprakta dört insan
baktı dört güvercine..
Gvercinler hep beraber
günesi tasiyip kirmizi ayaklarinda
uçabilirler.
Durdurmaz onlari demir ve duvar.
güvercinlerin yumusak kanatları var.
Ve kanatlar
Şimdi burda, şimdi damın üzerinde.
Insanların kanatlari yok
Insanlarin kanatları yüreklerinde.
Dört güvercin
güneşe varmak için
yıkandı, uçtu sudan.
NAZIM HİKMET RAN

İmza:İnsanların kanatları yok,insanların kanatları yüreklerinde.          N.H. RAN
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Şeniz Karaşah,
Şeniz  Karaşah
Bilge Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (senizkarasah)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (28.6.2013 07:58:35)

Gözlerin
          
Gözlerin gözlerin gözlerin
ister hapisaneme, ister hastaname gel,
gözlerin göozlerin gözlerin hep güneşte,
şu mayıs ay sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gölzerin
kaç defa karşımda ağladılar
        çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve cırılçıplak,
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmaya görsün
sevinçli bahtiyar
          alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler oluyor dünyaya sevdası insanın.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat Istanbul.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gün gelecek gülüm, gün gelecek,
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
          senin gözlerinle bakacaklar.



Nazım Hikmet RAN


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Ahmet  Öztürk
Aktif Üye - Veli
- (misterno_17)
Cevap:Nazım Hikmet Ran'ın Şiir ve Sözleri.. (28.6.2013 16:11:12)

Karıcığım,
Hasretliğin on ikinci yılı
on ikinci yılı
Gönül ağzına kadar dolu
Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma
İstanbul diyorum sen
Sen şehrim kadar güzelsin
Şehrim senin kadar acılı.


İmza:"şimdi elini vicdanına koy...bulamadın değil mi..?"
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Şeniz Karaşah,

HIZLI CEVAP (5 Üye Puanı)

Cevap Yazmak İçin Giriş Yapın veya Üye Olun
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin