23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ettiği ilk kararla, Türk milletinin gerçek temsilcisi olduğunu ve TBMM’nin üzerinde başka bir güç tanımadığını belirtmişti. Bu durum adı konulmamış bir cumhuriyet idaresinin varlığını gösteriyordu.
1921 Anayasası’na göre kurulan hükümet sisteminde TBMM’nin kendisi hükümetti. Böyle olduğu için bir başkanı da yoktu. TBMM’nin bakanları ayrı ayrı oylayarak seçmesi yöntemi zaman zaman iyi sonuç vermiyordu. Meclis bazen çoğunluğun desteğine sahip olan bir bakan seçemiyordu. Buda yürütme işlerini aksatıyor ve geciktiriyordu.
TBMM, 1923’te yeni seçimlerin yapılmasına karar verdi. Yapılan seçimler sonucu İkinci TBMM 11 Ağustos 1923’te toplandı. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nı 23 Ağustos 1923’te onaylayan TBMM, siyasi bir zafere imza atmış oldu.
6 Ekim 1923 günü Türk ordusu İstanbul’a girdi. İşgalci kuvvetlerin İstanbul’u boşaltmasından sonra yeni Türk Devleti’nin hükümet merkezinin neresi olacağı konusu ortaya çıktı. İsmet Paşa, hükümet üyesi olmakla beraber, Ankara’nın başkent oluşunu öngören önergeyi 9 Ekim 1923’te on dört arkadaşı ile birlikte, Malatya Milletvekili olarak TBMM’ne verdi. 13 Ekim 1923’te anayasaya eklenen “Türkiye Devleti’nin idare merkezi Ankara şehridir.” ek maddesiyle, devlet merkezinin neresi olacağı yolundaki tartışmalara son verildi. Böylece, cumhuriyetin ilanı yolunda önemli bir adım daha atılmış oldu.
Ankara’nın Başkent Oluşu her yıl 13 Ekim’de törenlerle kutlanmaktadır.