Forum | Sınıf Öğretmeniyiz Biz | Sınıf Öğretmenlerinin Kaynak Sitesi | http://www.sinifogretmeniyiz.biz
Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar...


Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (20.6.2013 01:11:48)

ZOR SANAT: 'ÖĞRETMENLİK'

Geçen yıl (eşit işe eşit ücret) tartışmalarından sonra memurlarımıza ve yardımcı hizmetlilerimize iyileştirmeler yapıldı. Bu duruma eğitim camiası olarak çok sevinmiştik. Aynı işi yapan fakat farklı kurumlarda çalışan memurlarımız farklı farklı ücretler almaktaydılar. Artık bu haksızlık giderildi. Lakin ne yazık ki aynı uygulama öğretmenlere yapılmadı.
Öğretmenlere bir şey yoktur. Öğretmenlere hakaret etmek var, onları tehdit etmek var, yeni amirleri (veliler) tarafından tartaklanmak var, öğrencileri tarafından sövülmek hatta sınıfta vurulmak var. Öğretmenlere iyileştirme yok. Çünkü; öğretmenlerin geçim sıkıntısı yok, birçoğu birbirleriyle evli, çift maaş. Böyle bir şey olabilir mi? Sanki tek maaşlı, ek ders alamayan öğretmenlere 500 lira aile yardımı mı veriliyor?
…Sanki evli çiftler sadece öğretmenler mi? Öğretmenlere iyileştirme yok, çünkü; Öğretmenler 3,5 ay yatıyor, tatil yapıyor. Diğer kamu görevlilerinin 1 ay olan izni idareci olmayan öğretmenlerde 2 aydır. İdareci öğretmenlerin tatili yine diğer kamu görevlileri gibi 1 aydır. Ayrıca öğretmenlerin kahir ekseriyeti tatil heveslisi de değildir. Sanki tatilde Havai'ye mi gidecekler. Çok gerekiyorsa onlar da herkes gibi 1 ay tatil yapabilirler. Hatta ders ücreti de kaldırılabilir. Bu ücreti alan var alamayan var. Bunun yerine ücretler iyileştirilebilir. Yeni göreve başlayan fakülte mezunu 9/1 öğretmene 3 bin lira verirsiniz olur biter. Memurlar7'nin internet üzerinden yaptığı ankette 10 binden fazla oy kullanıldı. Maaşınızdan memnun musunuz, sorusuna katılımcıların 65 hiç memnun değilim derken, 20'si (eh işte idare ediyoruz) cevabını veriyor. Memnun olanların oranı sadece 20 'lerde kalıyor.
İddia ediyorum bu sonuca karşın, tüm eksikleriyle birlikte yinede devletin en düzenli işleyen, bir kurum kültürü olan, en çok çalışılan, bir sistemi olan kurumu milli eğitimdir. Öğretmenlerin derdi sadece para pul değildir. Hiç kimsenin aldığında verdiğinde gözleri de yok. ALLAH daha çok versin. Ama öğretmenlik mesleğinin ederi, şu-bu mesleklerden, imza atmayı bilmeyenlerden de mi düşüktür? Öğretmenler tabii ki doktorlar kadar kazanalım demiyorlar. Ama diş hekimliği fakültelerine girilecek puanlarla fakültelerin öğretmenlik bölümlerine girilen ülkemizde hiç değilse psikolojik olarak, bilgiye verilen değerin bir göstergesi olarak, öğretmenlerin biraz daha yüksek ücret almaları gerekmez mi? Biliyorum çoğunuz gerekmez diyorsunuz. Eyvallah(!)… Devletin hangi memuru 10-15 yıl köylerde çalışıyor?(imamlar hariç) Hangi memur ücretsiz nöbet tutmaktadır? Hangi memur mesai saati dışında aile ziyareti yapıyor? Hangi memur hafta sonunu sınav okuyarak etkinlik hazırlayarak geçiriyor… Hangi memur bilgisayar başında saatlerce veri girişi yapıyor… e-okul)du, (adey)di, (ridef)ti, (ilsis) (mebbis…Hangi memur eve bu kadar çok iş getiriyor? Sadece 1 saat derse girmenin neye bedel olduğunu bilenler bilir. Onlarca kurulda komisyonda görevliler. Yıl içerisinde hiçbir ek ücret talep etmeden onlarca toplantıya katılıyorlar. Ağzı açılan (önce eğitim) diyor, en büyük payın eğitime ayrıldığından dem vuruyor. İyide o en büyük payın neden en küçüğünü öğretmenler alıyor? Hele bir de saygı görseler…Kalem ehli olan bu kesimi örselemek için toplum adeta yarış halinde.
Medya öğretmenlerle ilgili olumsuz haberleri (insanın köpeği ısırması) kabilinden değerlendirip ısıtıp ısıtıp servis ediyor ekran sofrasından. Oysa Kutad-gu Bilig'de Yusuf Has Hacib: (Bilgisiz kişiye, bilgisiz sıfatı yeterli bir hakarettir) der. Öğretmenlerin işi cehaletle, bilgisizlikle değil miki? Hacib devam ediyor: (Düzen bozulunca; bilgi sahibi olanlar küçük görülür, şarap ile yüzlerini yıkayıp ibadeti bırakanlar saygı görür, helal ortadan kalkar haram çoğalır. Kadınlardan haya gider, camiler çoğalır cemaatler azalır. Oğul babaya babalık eder olur. Oğul-kız babaya saygıyı bırakır, ihtiyar kelimesi hakaret sayılır.) Eee, düzen bozulduğundan olsa gerek bunlar. Yoksa evimizde iki çocuğumuzla başa çıkamazken, öğretmenlerin en küçük uyarısında koşa koşa; (çocuğumun psikolojisini bozuyor) diye şikayetnameler döşenir miydik. Hem de (psikoloji) kelimesinin anlamını bilmesek bile. Şikayet kısmı işin en hafifi. Doktor raporu almaya çalışmalar, karakollar, mahkemeye vermeler, daha neler neler…Bu durumda haydi gelin de siz öğretmenlik yapın. Öğrenciye bir yaptırımınız olmadığı gibi, akşama kadar, lütfenleriniz, yavrum- kuzum deyişiniz de artık para etmiyor. Olumsuz davranışlarda bulunan öğrencilerin için, polis çağırmaktan başka çara kalmıyor öğretmenlere. Yazmakla bitecek mesele değil ama burada bitirelim. Et-tekrarü ahsen, eğitim asli unsuru olan öğretmen hoşnut edilmeden başarı gösterilecek bir süreç değildir.
GÖNÜL ALMAYI BİLE BİLMEYENLERE NE YAZIK…
Hiç bir şey vermeden eğitim camiasının sırtına her gün yeni yükler yükleyerek eğitimin sorunları çözülemez. Prof. Dr. Cüceloğlu'nun dediği gibi: Her bir öğretmen gizli bir kahramandır. Hayat değiştiren muallimlere selam olsun. Prof. Dr. Ayhan Aydın ise; (öğretmenlik bir sahne sanatıdır) diyor. Evet öyledir. Fakat; zor bir sanattır, öğretmenlik. Öğretmenler üzgün, bezgin, kırgın olsalar da din-iman toz-duman olduğu şu ahir zamanda, sanırım şu ayet meali morallerini düzeltecektir. (De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu)(Zümer:9) Not: Bir eğitimci olarak; ücret mevzusunu bu yazıma konu ettiğim için utanıyor ve tüm okuyucularımdan özür diliyorum.


               Ömer Emir DOĞAN

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Ayşe Bengisu,
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (21.6.2013 08:25:10)

................

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti,
'Sen eğitimcisin neler öğretmem
gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi.
Sorusu kolaydı ama,yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret,
acı çekmeden olgunlaşamayacağını...

Kıskanmamayı öğret ona,
arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte
sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi,
ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini.
Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları
gösterecek hayat ona .

Her şeyin bir sonu olduğunu öğret.
Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün
keyif vermeyebileceğini.

Kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen
yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını,ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona.
Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum,
ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.
Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret
ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat.
Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol,
yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını
sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret,
belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar
ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine
sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.

Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli
olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı...
Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.


Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.
Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine
saklaması gerektiğini öğret.


Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmemesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini
öğret.

Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...

'İstemiyorum', 'hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi,

Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona.

Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz
kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi...

El yazısı ile notlar yazmayı...

Lafı dolandırmamayı...

Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını,
dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden
uzaklaşmasını öğret ona.

Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını,

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona,
en yoğun zamanda bile kendine
vakit ayırması gerektiğini öğret...

Ama en çok da kendini sevmesini öğret...
Kendini sevmezse kimsenin onusevmeyeceğini...
Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi
gerektiğini... Kendine özenli yemekler
yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun
için yemek hazırlamayacağını...


Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...


Aylin Kotil

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (21.6.2013 08:26:01)

Öğretmenliğin Altın Kuralları     



1-İlk başta öğretmen mesleğini sevmelidir. Bununla birlikte mesleğini çok iyi bilmeli ve alanında söz sahibi olmalıdır.

2-Derslerin iyi bir şekilde işlenmesi, öğretmenin kendisini öğrencilere sevdirmesi açısından çok önemlidir. Ders yılına nasıl başlarsak öyle gider. Bu bakımdan sınıf içindeki hal ve hareketlerimizi çok iyi ayarlamalı ve öğrencilerle olan ilişkilerimizde araya belli bir mesafe koymalıyız.

3-Öğretmen önce dersin amacını ve önemini kavratmakla işe başlamalıdır. Öğrenci dersi öğrenmesi gerektiğine inanmalı. Çünkü insanın tabiatında men edildikleri ve ikna oldukları şeylere karşı bir meyil ve istek vardır. Bu bakımdan öğretmen mevzuları akla mantığa uygun gerekçe ve ölçüleriyle anlatmalıdır.

4-Öğretmen konuşurken usandırmamalıdır. Öğrenciye vermek istediklerini, az konuşarak fakat öz ve kapsamlı bir şekilde vermelidir. Lafı çok uzatarak öğrenciyi sıkmamalıdır.

5-Öğretmen, konuları öğrencilerin kabiliyet, karakter ve anlayış seviyelerine göre anlatmalı ve ona göre ilgi göstermelidir. Aksi halde öğrenciler (dersi anlamıyoruz) diye hem öğretmene hem de derse karşı tavır alabilir. Ayrıca öğretmen, önemli konuların üzerinde hassasiyetle durmalı, gerekli yerlerde tekrarlar yapmalıdır.

6-Öğretmen, geçen dersin genel bir tekrarını yapıp dikkatleri topladıktan sonra diğer konulara geçmelidir. Aksi halde öğrenciler derse tam motive olamadıklarından dolayı ilgisiz ve isteksiz olabilirler.

7-Eğer öğrencilerin dikkatleri dağılmış başka şeylerle meşgul oluyorlarsa öğrencilerde derse karşı aşk ve şevk uyandırmak gerekir. Böyle durumlarda derse biraz ara verilmelidir. Sınıfın genel durumuna göre toplumda sevilen insanlardan örnekler verilerek veya kısa fıkralar anlatarak öğrencilerin dikkatleri toplandıktan sonra derse devam edilmelidir. Tabiki burada zaman ve ölçüyü iyi ayarlamak öğretmene düşüyor.

8-Öğretmen derste gerektiği yerde espri yapmasını da bilmelidir. Ancak espri yapılırken ölçü kaçırılmamalıdır. Burada esprinin yeri yemekteki tuz gibi olmalıdır.

9-Eğer mümkünse dersler öğrencilerin bizzat aktif katılımlarıyla işlenmeli ve uygulamaya yönelik konulara ağırlık verilmelidir. Çünkü bu tür konular öğrenciler tarafından istenerek yapılmakta ve daha kalıcı olmaktadır. (soru-cevap, münazara, deney v.b)

10-Öğrencilere sert davranmak çok sakıncalıdır. Öyleyse öğretmen öğrencilerle münasebetini çok iyi ayarlamalı, olur olmaz şekilde kızmamalıdır. Bilhassa herkesin ortasında öğrencilerin onur ve izzetlerini rencide etmemeye azami gayret göstermelidir.

11-Öğretmen öğrencilere son derece sevgi, şefkat ve merhamet dolu bir alaka göstermeli, hal ve hatırlarını sormalı, dersleriyle ilgilenmeli ve onların maddi, manevi dertleriyle meşgul olmalıdır ki öğrenciler hocalarını sevsinler, öğütlerini tutup ona itaat etsinler.

12-Öğrenciler genelde sevdikleri şahısları örnek alırlar ve onlar gibi olmak isterler. Bu bakımdan öğretmen başkalarının yanında kendini arkadaşlarıyla hafif düşürecek gayri ciddi söz ve davranışlardan kaçınmalıdır.

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (22.6.2013 00:59:48)

MEHMET' İN HİKÂYESİ

Bölüme 1. girdi, 3. bitirdi.

KPSS' den 1 gün önce annesi vefat etti. O moralle ancak barajı aşabildi.

Atanamadı. Şubat ataması da olmadı. Olsun seneye atanırız, dedi.

2008' de KPSS yeni baştan değişince istediği puanı alamadı.

Sonuç: yine hüsran…



***

Etraftan tepkiler çoğalınca dersanede çalışmaya başladı.

Çok yoruluyor, ders çalışamıyordu.

24 yaşında da babasından para isteyemezdi.

Sıktı dişini.

2009' da KPSS yine hüsran…

Baktı olacak gibi değil, ağustos celbinde askere gitti.

Van-Güroymak, yedek subay, piyade…

Üniversiteyi bitireli ilk defa gün yüzü görmüştü.

Tüm boş vakitlerini KPSS' ye ayırıyordu. Bu yıl kesin olacaktı.

Sınavdan 3 gün önce operasyon dönüşü pusuya düştüler.

Şehit yok ama aracın devrilmesiyle ayağı kırıldı.

2010' da sınav yine yalan... Kendine gelince 45 gün hapis cezası aldı.

Sebep: kıtanın sevk ve idaresinde dikkatsizlik…

Askerler suçun üsteğmende olduğunu söyleseler de ihale garibime kaldı.

45 gün fazladan askerlik yaptı.

Vatan sağ olsun!



***



Memleketine dönünce iş aramaya koyuldu.

Dershane başka öğretmenle anlaşmış, ondan da memnunlar.

Açıkta kaldı.

Tezgâhtar ilanı dikkatini çekti.

Kırılan ayağının üzerinde 2 sene her gün 12 saat tezgâhtarlık yaptı.

KPSS yine aynı…



***



Nihayet 6 sene sonra atanabildi.

Gittiği okulda norm fazlasıydı. İkinci dönem başka okula gönderdiler.

Orada da norm fazlası oldu. Bu defa formül: görevlendirme…

Oradan oraya, oradan oraya derken ayağındaki ağrılar nüksetti.

Bir aydır fizik tedavi görüyor, raporlu…

6 aylık tedavi olacak, sonuç vermezse muhtemelen yurtdışı…

Bunun için çok para gerek ve halen stajyer…

Kardeşi bu yıl LYS' ye girecek.

Bakması gereken bir ailesi var.

Yani velhasıl kelam; bizim Gazi Mehmet, MEB' e çok geldi…



Yücel ÖNDER

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Mahir Emre K.,
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (22.6.2013 01:15:54)

Öğretmenin sınırı bu mu olmalı?

Yıl 2008.


Dönemin Milli Eğitim Bakanı, Doç. Dr. Hüseyin Çelik milli eğitim dünyası için çok önemli olacak bir projeye imza atıyor.Garanti Bankası'nın ayırdığı 15 milyon TL ile (Öğretmenin Sınırı Yok) sloganıyla kurulan Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) ile sözleşme imzalıyor.ÖRAV, o günden bugüne yaklaşık 80 bin devlet okulu öğretmenine daha etkili öğretmen olmaları için eğitim veriyor.MEB'in ya da okulların cebinden bu eğitimler için kaç para çıkıyor biliyor musunuz? Sıfır. Eğitimi alan öğretmenler bu eğitimler için ne diyor?Çoğu öğretmen kariyerimizde aldığımız en iyi eğitim, diyor. Özellikle kırsal bölgelerde görev yapan öğretmenler bu eğitimlerin devamı olan e-seminerler aracılığı ile mesleki gelişimlerini sürdürme imkanı bulunuyor.Ama şimdi ÖRAV'ın eğitimleri durduruldu. Nasıl oluyor da devlete bir kuruş maliyeti olmayan ve bu kadar etkili bir eğitim sunan vakfın eğitimleri durduruluyor?

FARKLI HABERLER

Bu durdurma kararı, Garanti Bankası Genel Müdürü Ergün Özen'in (Ben de çapulcuyum.) demesinden sonra bazı basın kuruluşlarında çıkan haberler sonucunda alınıyor.Bu haberler ne kadar gerçekçi ve çapulculuk olayı ile Vakıf arasında bir bağ var mı?

BİZE NE ÇAPULCUYSA?

ÖRAV çalışanları hiçbir politik görüşü savunmayan, sadece eğitime gönül vermiş kişiler. (Bize ne insanların çapulculuğundan!) diyor birçok ÖRAV eğitimcisi. (Bizim derdimiz Anadolu'nun en ücra köşesinde, eğitim aşkıyla çalışan öğretmene dokunmak. Bu benim yaşam enerjim.) diyor başka bir eğitimci. Bir diğer eğitimci (Biliyor musun Özgür Bey, öğretmenlerin 50'si hiçbir hizmet içi eğitim almadan emekli oluyordu. Biz bu öğretmenlere ulaşıyoruz.) diyor.

Ergün Bey'in söylemi ile vakıf arasından uzaktan yakından bir ilişki yok.

SPONSOR İLE DESTEKLENEN KURUM BİR MİDİR?

Eğer sponsor ile sponsorluktan yararlanan kurum bir tutulacaksa, o zaman Garanti'nin ve Doğuş Grubu'nun desteklediği tüm projeler ((Türkçe Olimpiyatları), (12 Dev Adam) ,(Baba Beni Okula Gönder) gibi) iptal mi edilecek?
Dahası Garanti Bankası sadece 92 destekçiden bir tanesi. Tam 92 kurum destek veriyor ÖRAV'a.

VERGİ MUAFİYETİ

Ayrıca bu haberler, (ÖRAV'ın vergi muafiyeti olduğu için, Garanti'nin cebinden para çıkmıyor.) diyor. Aslında bu iddiayı ispatlamak çok basit. Girersin T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın sitesine, vergi muafiyeti olan vakıflara bakarsın.

(Buyurun bakın. http://www.gib.gov.tr/index.php?id=406)

ÖRAV'ın vergi muafiyeti olmadığını göreceksiniz.

EĞİTİMLER NEREDE YAPILIYOR?

Eğitimlerin hepsi okullarda yapılıyor. Hatta ve hatta okulların konferans salonlarında bile değil. Sınıf ortamında. Bunu ispatlamak da çok basit. Ararsın eğitim almış okulları ve sorarsın.Ama ne diyor bu haberler: (Eğitimler Garanti'nin binalarında yapılıyor ve içki servis ediliyor.)

DEVLETİN SIRTINDAN GEÇİNME

Yine bu haberler diyor ki: Garanti bu proje ile devletin sırtından geçiniyor.

Aslında bu iddia aynı zamanda, Vakfın faaliyetleri sırasında milli eğitim bakanlığı yapmış olan dört bakanı da (Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu, Ömer Dinçer ve Nabi Avcı) zan altında bırakıyor.Ortada ne devletin sırtından geçinme var ne de bakanların göz yumması. Olsa olsa birçok alanda olduğu gibi özel sektör ile devletin kamu yararı adına işbirliği var. Ama asıl olan şu: ortada eğitime katkıda bulunmak için canla başla çalışan ve bakanlar tarafından desteklenen eğitimciler var.

TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU

Her zaman söylüyorum: Türkiye'nin en büyük sorunu kararların genelde politik çerçevede alınması. Yine politik çıkarlardan dolayı, yanlış bir karar almayalım. Benim derdim bu asılsız haberlere karşı çıkmak ya da Garanti Bankasını savunmak değil. Benim derdim çözüm bulup, öğretmenlerimiz için ÖRAV'ı yaşatmak.

ÖRAV'ın faaliyetleri sona erdirilirse, ne Garanti Bankası ne de Vakıf zarar görür. Zarar gören öğretmenlerimiz ve milli eğitim sistemi olur.

Bakanımız Nabi Avcı'ya sesleniyorum: Garanti Bankası'nın desteği sürsün ya da sürmesin, öğretmenlerimiz için ÖRAV'ın faaliyetlerini hemen tekrar başlatın lütfen. Hatta el ele verelim, başka sponsorlar bulalım. Ama göz göre göre bir yanlışın altına imza atmayın. Bunu sadece ve sadece kendisini öğrenciye adanan öğretmenler için yapın. Eğitim umudumuzu söndürmeyin.

Lütfen!

www.twitter.com/ozgurbolat

Özgür Bolat

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (22.6.2013 01:39:19)

Ders Dışı Egzersiz Çalışmaları Açıklaması

http://www.ogretmenx.com/ogretmen/ders-disi-egzersiz-calismalari-aciklamasi-h25619.html

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (22.6.2013 01:46:11)


NE TOPÇUYUM, NE POPÇU. BEN KÖY ÖĞRETMENİYİM


Minik çocuklarımın öğretmeniyim. Daha dünyanın gerçeklerini görmemiş, dünyayı sadece oyundan ibaret gören çocuklarımın öğretmeniyim. Ders yapmayı, ödev yapmayı dünyanın en büyük sorunu olarak gören çocuklarımın öğretmeniyim.



Ben bir köy öğretmeniyim. Yolda gelirken, hava kötü olduğunda, acaba erken gelen çocuklarım dışarıda ne yapar diye düşündüğüm çocuklarımın öğretmeniyim. Sobanın başına geçip, ısınmaya çalışan çocuklarımla birlikte sobamızı yakmaya çalışan bir köy öğretmeniyim. Evinde anne baba ilgisinden yoksun olan çocuğa, 2-3 kat daha fazla ilgi göstermeye çalışan bir öğretmenim.
Ben bir öğretmenim. Çocuklarımın dünyaya açılan penceresiyim. Her dediğim ve yaptığım şeyi az sonra çocuğumun davranışlarında görebiliyorum. Ben onun için bir modelim. Her şeyi bilen ve yapabilen birisiyim.
Mutluyum, çocuklarımla daha da mutluyum. Bir şeyler öğrenen çocuklarımı yani eserimi gördüğümde daha da mutluyum. Onların şikayetlerini dinlemek, sorunlarını çözmek rahatlatıyor beni. O saf ve berrak dünyasına beni de alması hoşuma gidiyor her zaman.
Ben bir devim. O minicik, körpe yüreklerde bir devim.
Gelecek çocuklarımızda. Çocuklarımızın geleceği ise öğretmenlerdedir. Bir öğretmen düşünün ki, 30 öğrencisi olsun. Bu 30 öğrenci çok yüksek makamlarda da olabilir, seviyesi çok düşük insanlar da olabilir. Çocuktan ziyade bu öğretmenin elindedir.
Gelecek, öğretmenin elindedir.
Ben sadece kağıtlarla, belgelerle uğraşmıyorum. Ben geleceğimizle uğraşıyorum, çocuklarımızla uğraşıyorum.
Öğretmenliği, memurluk olarak görmeyin; tek bir adı olsun, o da ÖĞRETMEN olsun.
Yabancı bir futbolcunun açıklamasını okudum geçenlerde. Ben neden Türkiye dışına gitmeye çalışayım ki, burada mükemmel biçimde kazanıyorum. Kazandığımın çok düşük bir miktarını vergi olarak veriyorum. BEN APTAL MIYIM, NEDEN GİTMEYE ÇALIŞAYIM? Sizce haksız mı? Haklı, sonuna kadar hem de. Böyle bir düzen var, neden yararlanmasın?
Saçma sapan bir dizinin oyuncusunun bölüm başına 45000 TL aldığını okudum. Yani ayda, 180000 TL. Rakama bakar mısınız? 180000 TL… Ve yaptığı işle, aldığı rakamı kıyaslayın lütfen. Abartı, abartı, abartı…
Evet, topçu musun, popçu musun?
Hayır ben öğretmenim. Sadece 24 Kasımlarda hatırlanan bir öğretmenim.
Öğretmenlere, gereken saygı ve itibarın verilmesi dileğiyle,
Sağlıcakla kalın.

alıntıdır






İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:
Burhan  Şağban
Tecrübeli Üye - 2.Sınıf Öğretmeni
- (burilk)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (22.6.2013 19:33:49)

Bir lise öğretmeni bir gün derste
öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister
misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu
teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra
ne dersem yapacağınıza da söz verin." Öğrenciler bunu da yaparlar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın
hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo
patates getireceksiniz!" Öğrenciler , bu işten pek bir şey
anlamamışlardır. Ama ertesi sabah
hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve
torbalar hazırdır. Kendisine meraklı
gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der
öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi
reddettiğiniz her kişi için bir patates alın,
o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp
torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer
tane patates koyarken, bazılarının torbası
neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne
olacak?" der gibi bakan öğrencilerine
ikinci açıklamasını yapar: "Bir hafta boyunca nereye giderseniz
gidin, bu torbaları yanınızda
taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta,
bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın
üstünde? hep yanınızda olacaklar." Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa
girer girmez, denileni yapmış olan
öğrenciler şikayete başlarlar: "Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere
taşımak çok zor."
"Hocam, patatesler kokmaya başladı.
Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana
artık." "Hem sıkıldık, hem yorulduk?" Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu
dersi verir: "Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl
kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi
ruhumuzda ağır yükler taşımaya
mahkum ediyoruz. Affetmeyi
karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak
düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir .

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Scorpion Fire,
Scorpion  Fire
Aktif Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (munzeviciglik)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (23.6.2013 00:36:56)

ÖĞRETMENLER BU HABERE ÇOK KIZACAK !..

http://ogretmendiyari.com/haber_detay.asp?haberID=3261&HaberBaslik=ogretmenler-bu-habere-cok-kizacak-

İmza:Her ne var dünyada şerh eyler kalem; Aşkı anlat derseniz çatlar o dem. Aşkı tefsir et desek; aciz kalır beşer, Aşkı tefsir etse ancak Aşk eder..
Bu mesaja teşekkür edenler:
Burhan  Şağban
Tecrübeli Üye - 2.Sınıf Öğretmeni
- (burilk)
Cevap:Öğretmene Öğretmenliğe, Eğitime Dair Yazılar... (23.6.2013 01:08:28)

Ben bu habere hiç şaşırmadım doğrusu. Çünkü her şeye hazırlıklıyım zaten

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Scorpion Fire,

HIZLI CEVAP (5 Üye Puanı)

Cevap Yazmak İçin Giriş Yapın veya Üye Olun
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin